1914’ten 1918’e, 4 yıl boyunca devam eden I. Dünya Savaşı, hem yenilen devletler hem de galip devletler için pek çok açıdan büyük yıkıma uğradıkları bir savaş olmuştu. bu kayıpların etkisi ve ABD Başkanı Wilson’un yayınladığı ilkelerin de etkisiyle (Wilson İlkeleri ile ilgili bilgi içinWilson İlkeleri (Prensipleri) Nedir? Wilson İlkelerinin Amacı Nedir?) dünya barışını sağlamak ve devletlerin güvenliği amacıyla İtilaf Devletleri Milletler Cemiyeti’nin kurulmasını kararlaştırdılar.(28 Nisan 1919)
bu kararın ardından Londra’da harekete geçen itilaf devletlerinin çalışmaları sonucunda Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) 10 ocak 1920 tarihinde resmen kuruldu. Merkezi Cenevre olan Milletler Cemiyeti dünyada sürekli barış ortamı sağlamak amacıyla kurulmuş olsa da bu amacından kısa sürede sapmış ve İngiltere, Fransa gibi büyük devletlerin çıkarlarına hizmet eder duruma gelmiştir.
Türkiye’nin bu cemiyete üyeliği davet yoluyla gerçekleşmiştir. Milletler Cemiyeti’nin büyük devletlerin çıkarlarına hizmet eden bir kuruluş haline geldiğinin farkında olan Türkiye, bu birliğe girmeye sıcak bakmamıştır. ancak ne var ki o dönem dış ilişkilerde izlenen “yurtta barış, cihanda barış” politikası ve dünyaya barış yanlısı olmadığı izlenimi vermekten kaçınması nedeniyle Türkiye, İngiltere’nin davetine olumlu yanıt vererek 18 Temmuz 1932 tarihinde Milletler Cemiyeti’ne üye olmuştur.
Milletler Cemiyeti, II. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla varlığını devam ettiremeyerek dağılmış, II. Dünya Savaşı’nın ardından ise Milletler Cemiyeti yerine 24 Ekim 1945 tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) kurulmuştur. Birleşmiş Milletler’e üye olan ülkelerin sayısı şu an 193’tür.