• Sınıf Seçiniz

  • Branş Seçiniz

  • İçerik Türü

  • Ara

Ölüm ve İnsan

VE ÖLÜM

Sizlere bu bölümde ölüm olayından bahsetmek istiyorum.Bu başlık altında ki bir kitabın içerisinde işlenecek konu mu bu diyebilirsiniz?Ancak bu bölümü okuduktan sonra ölüm olayına bakışınızda anlamlı bir değişiklik olacağı için kitapta bu konuya yer vermem de ki haklılığı göreceksiniz.

Bir çok insan ölüm kavramı karşısında dehşete kapılmakta ve ürpermektedir.Üzerinde düşünülmesi şöyle dursun hakkında yapılan konuşmalar dahi geçiştirici nitelik arz etmektedir.

Değişik fikir akımlarının, düşünürlerin ve dinlerin ölüme bakış açıları farklılık göstermektedir.

Eski Yunan’ın felsefe okullarından biri olan Stoacılar,ölümün tabii bir olay olduğu ve insanın buna alışması gerektiğinden söz ederler.”Epiktet şöyle diyor.’Her hareketimizde daima ölümlü olduğumuzu,sonunda öleceğimizi hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.Çocuğumuzu okşarken onun fani bir mahluk olduğunu hiç akıldan çıkarmamak icap ed er.Ancak bu takdirde o öldüğünde ızdırap duymayız.’

Eski Yunan’ın diğer bir felsefe okulu olan Epikürcüler ise;”Yaşadığımız müddetçe ölüm mevcut değildir.Ölünce de biz mevcut değiliz o halde ölümü düşünmemek lazımdır.”(Prof.Dr.Necati ÖNER –Stres ve Din.İn.S-18)

Stoacıların dediği gibi,insanın her hareketinde ölümü düşünmesi durumunda ruh dünyasının ve yaşamının ne hale gelebileceğini düşünebiliyor musunuz?Ölüm insanın eline, diline, aklına, ayağına vs. bağladığı bir kelepçe olur.Kişi ne yediğinden,ne içtiğinden,ne uyuduğundan ne çalıştığından zevk alır.Kısacası hayat hayat olmaktan çıkar.

Ölüm olayını hiç düşünmemek mümkün müdür?Dünyaya gelen insanlar içerisinde ölüm olayını hiç düşünmeyen olmuş mudur acaba?Bu durum pek mümkün olmadığı gibi mümkün olsa bile bu olay, kafamızı kuma gömmek olmaz mı?

Bir kısım insanlar da ölüme ürpertici korkutucu bir olay gözü ile bakmakta ve bu konunun hiç düşünülmemesi yönünde bir tavır koymaktadırlar.Öldükten sonra ürpermek için yeterince zaman var diyerek de kendilerini rahatlatmaya çalışmaktadırlar.

İnsanın ruh ve beden olmak üzere iki boyutundan sadece ikincisini kabul eden kişilere göre ölüm canlılığın sona ermesi ve bedenin toprak olup gitmesinden ibarettir.Böyle bir anlayışa göre aklın,duyguların,havanın ve fikirlerin de olmaması gerekir.

Gandi,ölümün mü yoksa yaşamın mı iyi olduğunun bilinmediğini ve dolayısıyla yaşamaktan çok fazla haz alınmaması gerektiği gibi ölüm düşüncesi karşısında titrenilmemesi gerektiği ve her ikisine eşit davranılmasının yerinde olacağını belirtmiştir.

Thomas Mann,ölümü yaşamın bir parçası olduğu şeklinde düşünülmesi gerektiğini ileri sürer.

Çocukluk yıllarında bir çoğumuz uzun bir hastalık sonucu gerçekleşen ölümlere şahit olmuşuzdur.İniltiler,kötü kokular,göze hoş gözükmeyen görüntüler ölümle özdeşleşmiştir.Ölüm ;acı,hastalık ve zorluk gibi olumsuzluklarla zihinlerimizde yer etmiştir.

Ölüme ilişkin olumsuz bakışın nedenlerinden biri de,insanların inanış şekilleriyle yaşam tarzlarını birbirleriyle çelişki oluşturmasıdır.Bir çok kişi ya inandıkları gibi yaşamamakta ya da yaşadıkları gibi inanmamaktadır.

İlahi dinlere göre bu dünya bir imtihan yeri ahiret hayatında biçilecek olan ürünlerin tohumlarının ekildiği tarladır.Ahiret hayatı ebedi yaşantının olacağı,bizim anladığımız anlamda zamanın ortadan kalkacağı,nimetlerin aslına kuvuşulacağı bir saadet yurdudur.

İslami bir bakış açısına göre konuya bir bakalım. “Bu dünya hayatı eğlence ve oyundan başka bir şey değildir.Ahiret yurdu,işte asıl hayat odur,keşke bilselerdi.”(Ankebut Suresi Ayet-64)”İyi iş işleyenlere ziyadesiyle iyi bir mükafat vardır.Onların yüzlerini ne toz bürümüş ne horluk kaplar.İşte cennetliklerdir.Onlar orada daimi kalacaklardır.”(Yunus Suresi S-26)

Kuran-ı Kerim’in Nur Suresinin 69.ayetinde ise,”Kim Allah ve elçisine itaat ederse işte onlar ,Allah’ın nimet verdiği peygamberler,sıddikler,şehitler ve salihlerle beraberdir.Onlar ne güzel arkadaştır.” denilmektedir.Müslüman olup da gerçek manada inanan bir kişi için peygambere arkadaş olmak ve şehit olmaktan büyük bir hediye olabilir mi?Bu inanca sahip bir kişi için ölüm korkutucu olabilir mi?”Bakınız. Anafartalar Muharebelerinde bir ölüm sahnesini,Anafartalar Kumandanı Atatürk nasıl anlatıyor:’Yalnız size Bomba bastı olayını anlatmadan geçemeyeceğim:Karşılıklı siperler arasında mesafeniz sekiz metre,yani ölüm kaçınılmaz…Birinci siperdekiler ,hiç biri kurtulmamacasına tamamen şehit oluyor,ikinci siperdekiler onların yerine geçiyor.Fakat ne kadar  özenilecek büyük bir sükunet ve inançla biliyor musunuz?Öleni görüyor,üç dakikaya kadar öleceğini biliyor,en ufak korku bile göstermiyor,sarsılmak yok.Okuma bilenler ellerinde Kur’an-ı Kerim,cennete girmeye hazırlanıyor.Bilmeyenler Kelime-i Şahadet çekerek yürüyorlar.Bu Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren hayran olunacak ve tebrik edilecek bir örnektir.Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur.’” Prof.Dr.Necati ÖNER –Stres ve Din.İn.S-28)

Ölümün bir son değil bir başlangıç olduğu fikri,inanan kişi için ölümü sevimli hale getirmektedir.

”Ölümden korkuyor musunuz?” şeklinde sorduğumuz soruya karşılık olarak “Korktuğum şey ölüm değil dünya da iken yaptığım ve yapmam gerekirken yapmadığım işlerimin öldükten sonra değerlendirilecek olması ve ortaya çıkacak olan neticeye göre cennetlik ya da cehennemlik olmamdır.” şeklinde cevaplar almaktayız.

İnançlı insanlarla bire bir yaptığım görüşmelerde, ölümün arzu edilen ve zamanı geldiğinde dostlara(Yüce Allah başta olmak üzere peygamberlere ve diğer sevdiklerine) kavuşmak için yaşanılması gereken bir olay olduğu düşüncesinin hakim olduğu kanısına vardım.

Yine inanan insanlara göre ölüm,bireyleri eşitleyen ve her canlı için yaşanılması zorunlu ve gerekli bir durumdur.Gereklidir çünkü,zenginle fakir ,güzelle çirkin,haklı ile haksız arasında ki adalet ölüm sayesinde sağlanacaktır.

Biyolojik anlamda düşünüldüğünde sonsuza kadar yaşamak ister miydiniz?Hiç en sevdiğiniz bir yemekten biraz fazlaca yediğiniz oldu mu?Kendinizi nasıl hissetmiştiniz?Ya da yaşlandığınızı ve kendi yükünüzü taşıyamadığınızı.Ve bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün insanların yaşadığını.Her halde zamanı geldiğinde ölüm gerekli ve istenilen bir olay olduğu fikri sizde de oluşmaya başladı.

Yorum Yazarken Türkçe Kurallarına Uyarak Yazınız Lütfen!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Yazının Bağlantısı: Ölüm ve İnsan
  • Tarih: 1 Mayıs 2013
  • Yazının Kategorisi: Güncel Bilgiler
  • Yazar:
  • Bu yazıyı RSS ile Takip Et
  • Diğer kaynaklarda arayın: Ölüm ve İnsan
  • Etiketler:, , ,
  • Ana Menü