Yazımıza öncelikle sülük mahlukatının tanımıyla başlayalım; solucana benzeyen, pek iç açıcı görüntüsü olmayan, kan emici, tatlı veya tuzlu suda yaşayabilen, nemli ortamları seven, kımıl kımıl bir canlıdır sülük.
Halk arasında pis kanı emerek hastalıkları tedavi ettiğine olan inanç nedeniyle bilinçli olarak vücuda yapıştırıldığına sıklıkla rastlanır. Aslında bu yöntem tıbben de yanlış olmamakla birlikte uygulamada dikkat edilmesi gereken bir takım önemli hususlar vardır, mesela uygulanacak hastanın anemi olmaması gerektiği gibi mesela sülüklerin steril yani temiz ve hastalık bulaştırıcı olmaması gerektiği gibi..
Günümüzde sülük; atardamar ile toplardamar tıkanıklıkları gibi damar hastalıkları başta olmak üzere bir dolu dolaşım sistemi hastalığında, varis, iltihaplı ya da iltihapsız eklem bölgeleri romatizmalarında, epilepsi(halk arasındaki ismiyle sara hastalığı) çeşitlerinde, yumuşak dokusal romatizmalarda, felç, kısmi felç, sedef ve egzama benzeri deri rahatsızlıklarında, hemoroid’de(halk arasında bilinen adıyla basur), göz tansiyonu (glokom) ve göz tansiyonuna bağlı görme kayıplarında, migrende ve her türlü baş ağrısı,yüksek tansiyon, troid’e bağlı aşırı kilo alma, astım gibi akciğer rahatsızlıklarında, yanık sonucu oluşan iyileşmeyen yaralar ve ameliyat izleri, kangren, Meniere Hastalığında ve bazı işitme kayıplarında oldukça etkili bir şekilde kullanılmak suretiyle yararlanılan bir canlıdır.
Bu noktada klasik uyarımızı yapmamız gerekirse sülükle tedavi yoluna gidecek kişilerin bu tarz diğer uygulamalarda olduğu gibi bunu mutlaka bir doktor veya konunun uzmanına danışıp onların desteğinde bunu gerçekleştirmeleri en doğru yol olacaktır!!