Mim gösterileri Eski Yunan’da korosuz, hemen hemen eylemsiz, iki-üç kişiden ve birkaç sahneden oluşan küçük oyunlardı. Roma’da mim tam bir gösteri niteliğindeydi. İmparatorluğun dört bir yanından gelen ve çeşitli dilleri konuşan onbinlerce kişiyi eğlendiriyordu.
Mimler, ortaçağda panayır cambazlarına karıştı. Commedia dell’arte’de Arlecchino, Pantalone ve Pulcinella gibi ünlü tiyatro tiplerini maskeyle canlandıran İtalyan oyuncuları hem mim, hem cambaz, hem dansçı hem çalgıcıydı.
19. yüzyılın ilk yarısında Paris’te Funambules Tiyatrosu’nda da (Pierrot) tipini yeniden ortaya çıkaran Jean Gaspard Deburau, pandomimayı canlandıran adamdır.
Mim sanatı gerilemeye yüz tutunca mimler, sirk palyaçoluğuna dönüp beyaz palyaço ve auguste tiplerini yarattılar. bunlar gerçek mimlerden farklı olarak, dilsiz değillerdi. sinemanın başlamasıyla duyguları, gülünç veya acıklı durumları sadece hareketlerle ifade etme sanatı da (henüz ses kaydedilemediği için) Max Linder, Lorel ile Hardi, Buster Keaton ve Şarlo gibi sanatçılar sayesinde yeniden göze girdi.
Bip, ünlü Fransız oyuncusu ve mim sanatçısı Marcel Marceau’nun yarattığı ve oynadığı bir kişidir. çizgili fanilası, aydede gibi bembeyaz suratıyla, üstünde gülü bulunan şapkasıyla Bip, sessizliği konuşturur, gözyaşı döktürür, kahkaha attırır. Görünmeyen merdivenleri çıkar, iner, rüzgara karşı yürür, üzerinde kapanan bir cam kafesin saydam duvarlarını elleriyle yoklar, yüzüne her türlü maskeyi geçirir, çıplak parmaklarıyla bir kelebeğin ölümünü anlatır.