Türk yapımı sinema filmlerinin başarısı her geçen gün daha da artıyor. özellikle Eşkıya filmiyle başlayan Türk filmi rüzgarı her geçen yıl daha da kuvvetli esiyor desek abartmış olmayız. ancak
Keskin devrimci anlamına gelen jakobenizm, Fransız Devrimi’yle ortaya çıkan siyasi bir akımdır. kendi fikirlerini, ideolojilerini “zorla kabul ettirmeyi” amaçlayan jakobenizmin öncüsü Maximillien Robespierre’dir. Fransız Devrimi’nde “terör döneminin” uygulayıcısı olarak
Milli Ant ya da Peyman-ı Milli adıyla da bilinen Misak-ı Milli, bugünkü milli sınırlarımızın çizildiği siyasi bir belgedir. 28 Ocak 1920 tarihinde ilan edilen Misak-ı Milli’nin içeriğinde şu maddeler
Tarihin en büyük savaşlarından biri olan I. Dünya Savaşı’na “dünya savaşı” denilmesinin sebebi, savaşa dünyadaki bütün ülkelerin katılmış olması değil elbette. 1914 yılında başlayan ve dört yıl sürerek 1918
M.Ö 412-323 yılları arasında yaşamış olan filozof, Kinik felsefesinin uygulayıcısıdır. dönemin Yunan kolonisi olan Sinop’ta doğan Diyojen sıradışı yaşam tarzı ve düşünceleriyle bilinir. Diyojen toplumun yerleşik kurallarına karşı çıkan,
Her yıl 8 Mart’ın Kadınlar Günü olarak kutlanması aslında trajik bir öyküye dayanmaktadır. bu günün adı tam olarak “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”dür. Amerika New York’ta 8 mart 1857 tarihinde
Çanakkale Zaferi deyince akıllara gelen ilk isimlerden biri de Seyit Ali Onbaşı’dır. 1889 yılında Balıkesir’de doğan Çanakkale kahramanı 275 kg ağırlığındaki top mermisini taşımasıyla bilinmektedir. Çanakkale Cephesi’nde topçu eri
Günlük hayatımızda bir atasözü misali duyduğumuz bir cümledir gölge etme başka ihsan istemem. peki nedir bu sözün kaynağı, tarihçesi? kim, neden söylemiştir? Sözün sahibi Diyojen M.Ö 412-323 yılları arasında
Yakın tarihimizin en önemli olaylarından ve en büyük zaferlerinden biri olan Çanakkale Savaşı 1. Dünya Savaşı’nda galibiyetle sonuçlanan tek cephedir. 1915 yılında Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri
tarihe şöyle bir dönüp baktığımızda bir çok önemli kişinin Türkler için övgü dolu sözler sarf ettiğini görüyoruz. söylenen o övgü dolu sözler tabikii genelde Türklerin savaş meziyetleri üzerine kurulu.