Milli Ant ya da Peyman-ı Milli adıyla da bilinen Misak-ı Milli, bugünkü milli sınırlarımızın çizildiği siyasi bir belgedir. 28 Ocak 1920 tarihinde ilan edilen Misak-ı Milli’nin içeriğinde şu maddeler yer alır;
1-Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür bölünemez.
2- İşgal altındaki Arap topraklarının geleceği bölge halkının vereceği oylara göre belirlenecektir.
3-Kars, Ardahan ve Batum’un geleceğinin belirlenmesi için halk oylaması yapılacaktır.
4-Batı Trakya’nın geleceğinin belirlenmesi için halk oylaması yapılacaktır.
5-İstanbul ve Marmara Denizi her türlü tehlikeden uzak tutulursa; Boğazların dünya ticaret ve ulaşımına açılması mümkündür.
6-Azınlık hakları komşu ülkelerde Müslüman azınlığa verilen haklar kadar olacaktır.
7-Siyasi, iktisadi ve hukuki gelişmemizi engelleyen sınırlamalar (kapitülasyonlar) kabul edilemez.
Bu maddelerden yola çıkarak Misak-ı Milli ile ilgili şu yorumları yapmak mümkün;
Kurtuluş Savaşı’nın yeni başladığı dönemde ilan edilen Misak-ı Milli ile, gerçekleştirilecek milli mücadelenin yol haritası, hedefi kesin olarak belirlenmiş oluyordu. Milli sınırlarımızın belirlendiği bu belge ile aynı zamanda tam bağımsızlık isteği ortaya konuyor ve bağımsızlıktan taviz vermeden topyekün mücadele edileceğinin sinyalleri veriliyordu. Milliyetçilik ya da turancılık gibi fikirlerin harekete geçirildiği Misak-ı Milli ile ümmetçiliğin yerini ulusal devlet anlayışı almış oluyordu.
Misak-ı Milli ile sınırlarımız belirlendi demiştik. Peki bu sınırlar neye göre belirlenmişti? Misak-ı Milli ile sınırların belirlenmesindeki ölçüt Mondros Mütarekesinin imzalandığı anda (30 Ekim 1918) işgal edilmemiş yerler ve Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerdi. Dönemin şartları gereği Misak-ı Milli’den bazı tavizler verilmiş olsa da (Musul gibi) bugünkü sınırlarımız büyük oranda Misak-ı Milli’ye uygun olarak çizilmiştir. ilk kez Londra Konferansıyla bütün dünyaya duyurulan Misak-ı Milli, Lozan Konferansı’nda tüm dünya tarafından resmen kabul edilmiş böylece tam bağımsız yeni Türkiye’nin varlığı da tanınmıştır.