Kuva-yı Milliye kelimesinin günümüz Türkçesi’ndeki karşılığı “Milli Güçler”dir. Kuva-yı Milliye’yi; işgallere karşı halkın harekete geçerek kendi bölgelerini bu işgallerden korumak, kurtarmak adına yaptıkları savunma hareketi olarak tanımlayabiliriz.
Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılmasının ardından 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasının içerdiği ağır koşullar ve ardından itilaf devletlerinin birbiri ardına gelen işgalleri karşısında (Mondros Ateşkes Antlaşması hakkında bilgi için http://bilgibirikimi.net/2011/09/26/mondros-ateskes-mutarekesinden-sonra-osmanli-devleti/) Damat Ferit Paşa’nın başında bulunduğu Osmanlı Hükümeti’nin işgallere tepkisiz kalması sonucunda halk direnişe geçmiş ve kendi bölgelerini işgallerden korumaya çalışmışlardır. Genel olarak düzensiz olan Kuva-yı Milliye birliklerinin oluşmasında Osmanlı Devleti’nin ordularının Mondros Ateşkes Antlaşması gereğince büyük bölümünün terhis edilmiş olması ve işgallere açık hale getirilmesi de etkili olmuştur.
Kuva-yı Milliye birlikleri, özellikle Güney Cephesi’nde Fransızlara karşı (Antep, Urfa, Maraş, Adana savunmaları) savunmalar yapmış, ilk direnişlerini ise yine Güney Cephesi’nde Dörtyol’da Fransızlara karşı göstermişlerdir (19 Aralık 1918). İzmir’in 15 Mayıs 1919’da işgal edilmesinin ardından da Kuva-yı Milliye direnişi resmen başlamıştır.
Kuva-yı Milliye bölgesel ve düzensiz birlikler olması nedeniyle düşmana zarar vererek yavaşlatmayı başarsa da durduramamış, bu nedenle de düzenli ordunun kurulmasına karar verilmiştir. 22 Haziran 1920’de Yunanlıların saldırısıyla Gediz Muharebeleri yapılmış ve Kuva-yı Milliye birlikleri bu savaştan yenik ayrılmıştır. bunun üzerine TBMM, 8 Kasım 1920’de düzenli ordunun kurulmasına karar vermiştir.
Kuva-yı Milliye’nin yerine düzenli ordunun kurulması kararı bazı Kuva-yı Milliyecilerin isyan etmesine sebep olmuştur. Demirci Mehmet Efe ve Çerkes Ethem, düzenli ordunun kurulmasına karşı çıkarak ayaklanan Kuva-yı Milliyecilerdir.