Küresel ısınma, atmosfere verien gazların sera etkisi yaratması sonucu atmosferin sıcaklığının normal değerlerin üzerine çıkmasıdır. Sanayi İnkılabı ile başlayan ve II. Dünya Savaşından sonra da hızla artan enerji ihtiyacı bir takım tehlikeleri de beraberinde getirmektedir. fosil yakıtlar dediğimiz kömür, petrol ve doğalgaz dünyanın enerji ihtiyacının %75’ini karşılar durumdadır. bu yakıtlar barındırdıkları karbon ve hidrojen nedeniyle atmosfere yoğun miktarda karbondioksit salınmasına neden olmaktadır.
küresel ısınmaya sebep olan gazlar içinde en başta gelen karbondioksitin 1958’den itibaren %9 oranında artması dünyanın iklim dengesini bozmuştur. havayı kirleten karbondioksit ve diğer gazların yağışlar yoluyla yeryüzüne inmesi ciddi derecede su ve toprak kirliliğine de sebep olmaktadır. ayrıca küresel ısınmada etkili olan gazlardan “kloroflourkarbonlar”, buzdolabı, klima, sprey ve plastik sanayinde kullanılmaktadır.
küresel ısınmanın etkisinin 21. yy.da yani içinde bulunduğumuz şu yüzyılda yoğun olarak hissedileceği bilinmektedir. iklimlerde değişim, kuraklık ve su ihtiyacının artması, bazı bölgelerin çölleşeceği, yağışların dengesizleşeceği ve dünya nüfusunun susuzlukla mücadele etmek zorunda kalacağı düşünülmektedir. 2050 yılına kadar ise bitki ve hayvan türlerinin bir bölümünün yok olacağı ve bu durumun da doğal dengeyi bozacağı öne sürülmektedir.
Peki küresel ısınmadan Türkiye nasıl etkilenecek?
küresel ısınma nedeniyle 2070 yılından itibaren Türkiye genelinde sıcaklıkların 6 derece yükseleceği tahmin ediliyor. Karadeniz Bölgesi’nde yağışların %20 oranında artmasına karşılık güneyde %30 azalacak. enerji üretiminde çok önemli bir yere sahip olan Fırat ve Dicle nehirlerinin havzalarında yağışlar azalacak. ayrıca ülkemizdeki bir çok canlı türü de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Tüm bunları ciddiye almak, şapkamızı önümüze koyup düşünmek ve buna göre önlem almak gerekiyor. yoksa dünyamızın büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğu yadsınamaz bir gerçek.