Çağlar boyunca, erkek, kadın, çocuk, birçok insan tabi olduğu efendisinin emrinde çalışmak zorunda bırakılmıştır. bu yöntem bir çok toplumda sert kurallara bağlanmış ve örgütlenmişti. zorla çalıştırılan bu köleler sadece efendilerinin keyfine bağlıydılar ve hayvan muamelesi görüyorlardı. köleliği, insanın insanı sömürmesine dayanan öteki sistemlerden ayıran özellik işte bu resmi ve yasal niteliği olmuştur.
ilkçağda köleler gerçek birer alet gibi kullanılırlardı. değirmentaşını döndürmek, silah dökmek, yün eğirmek, yapı malzemesi taşımak vb. pek çok iş onlara aitti. efendiler, canları isterse kölelerini azad eder, canları isterse başkasına satar, cezalar uygular, hatta onları öldürebilirlerdi. böyle bir yaşama düzenine karşı kölelerin en önemli baş kaldırması Spartaküs Ayaklanmasıyla olmuştur.
bazı aydın kişilerin, özellikle Seneca’nın etkisiyle ağır ağır, kölelerin toplum içindeki kaderi düzelir gibi oldu. bütün insanların Tanrı karşısında eşitliğini savunan Hıristiyanlık batıda; “insanlar bir tarağın dişleri gibi birbirinin eşidir” diyen müslümanlık doğuda, öncelikle kölelerin bazı insanlık haklarına kavuşmasına, sonra da giderek köleliğin ortadan kalkmasına etken oldu.
ortaçağda kölelik, özellikle doğu ülkelerinde ve Afrika’da yaygındı. Amerika kıtası keşfedilince önce İspanyollar, Amerika yerlilerini elde ettikleri topraklarda çalışmaya zorladı. bir bakıma özgürlük idealiyle kurulmuş olan Amerika Birleşik Devletleri’ndeki kölelik 18. yy.dan itibaren esef verici bir görünüm aldı.
Başkan Lincoln kölelik sistemini kaldırmaya karar verdiği zaman güneylilerle kuzeylileri karşı karşıya getiren ve 1865’te kuzeylilerin zaferiyle son bulan bir kanlı savaş gerçekleşti: Ayrılık Savaşı. bu savaşın sonunda kölelik bütün ABD topraklarında kaldırılmış oluyordu.
bugün bütün dünya devletleri köleliği resmen yasaklamıştır. buna rağmen birçok ülkede kölelik fiilen geçerlidir. ve dünyada halen 10 milyonu aşkın insanın köle olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir.