Kadın sosyal hayata dahil olabilir mi?
Benim vereceğim cevap şüphesiz “evet” olacaktır. Fakat gerçeği anlayalım. Bir kuru evet ile gerçek anlaşılmaz. Tam eşitliğin aleyhinde bulunanlar kadınla erkek arasında fizyolojik ve psikolojik fark olduğunu iddia ediyorlar.
Diyorlar ki; “Kadın erkekten beden yapısı ve psikolojisi ile ayrılır. Kadının görevi kadınlık ve anneliktir. Tabiat onu çocuk büyütmek için ortaya atar. Kadınla erkek arasındaki büyük fark hiçbir zaman kapanmaz.
Bizde diyoruz ki; ” Kadınla erkek arasında, her iki yönden, hiçbir fark yoktur. Kadın ne ise erkek de odur. Erkeğin yaptığı şeyi kadında yapabilir. Kadının hürriyeti aleyhinde bulunanlar kadınların başarı kazanmalarını görmek istemeyenlerdir. Şimdiye kadar kadınların aldıkları hakları kötüye kullandıkları görülmemiştir. Bilakis erkeklerden daha çok takdir ediyorlar.
Feministliğin kuvvetini hakkıyla hissettirdiği bir asırlık bir zamandır. Bu müddet zarfında 1830’da kadınların çekingen teşebbüsleri 1848’de haklarını geri alabilmek için hasıl olan galeyan ve 1866’da ‘Serbest Kadın’m neşri 1878’de Fransa’da birinci defa “Kadın Haklan” kongresinin toplanması kayda değer gelişmelerdir.
İhtiyaç görülmedikçe hak istenmez. Kadınlarında şahsi,medeni ve siyasi hakları da erkeklerle eşit olması ihtiyaç; hem de büyük bir ihtiyaçtır. Bir kadın çocuğuna bakmakla bu haklardan uzak kalamaz. Kadına yalnız kadınlığı, anneliği yüklemek pek büyük bir haksızlıktır. Kadını uyuşukluğa sevk etmek demektir. Kadın da çalışmalı, hayatın bütün safhalarında varlığını hissettirmelidir.
Kadın sosyal hayata dahil olur, erkekler hakimiyetlerinden mecburen çekilerek eşitlik sağlanmış olunur, kanunlar yapılır, kadın da inlemesine sebep olan haksızlıkları aldığı hürriyetle çiğneyerek insaniyetin yükselmesi için sürekli çalışır, eski hakimleriyle yan yana ilerleyerek hür ve serbest yaşar ve yaşatır.
Kadınlann en büyük meziyetlerinden birisi de “merhamet” tir. Ölenleri yaşatmak, yaşayanları güldürmek isterler. Kadınların zulmü erkeklerin zulmü arasında görünmez. Öyle kadınlarda kadınlığının büyüklüğünü anlayamayanlardır. Bunlar ise pek nadirdir.
Tabii bir gün olacak ki, ümit ettiğimiz dakikayı getirecektir. O gün göreceğiz; zavallı erkekler! Haklarını tanımaya mecbur oldukları kadınlardan pek çok lütuf, yaptıkları fenalıklar derecesinde iyilik göreceklerdir.
Her insan düşmanına düşmanlık edemez. Bazı esirler olur ki hakimlerini öldürecek kuvvete sahip olurda merhametine mağlup olup elini kaldırmaya cesaret edemez.
Tarihe müracaat edilecek olursa sözümüzün doğru olduğu tasdik olunacaktır.
Mazide bile ufak bir fırsatı kaçırmayacak pek büyük başarılar gösteren hakikat aşığı kadınlar yirminci asırda anlatılamayacak gelişmelerde devam edebilmek, çalışmak, her adımda bir; gasp edilmiş haklarını kurtarmak, insanlığa hizmet etmek istiyorlar.
Esaret gelişmiş milletler arasında yaşayamaz. Vahşi kavimler içindir. Mevcudiyetini hakkıyla bilen, her temasta bulunduğu şeyden tamamıyla müteessir olan bir insan bile bile esir olamaz. Gözü açık olarak kendini budalaca ölümler arasına atamaz. Başkalarının menfaati için boşu boşuna ölmek nekadar ağırdır.
İnsanlara hayatını veren çocuktur. Yaşamak için insanlar çocukları taklit etmişlerdir. Mazi göz önüne getirilsin; bir kişinin menfaatine kurban olan binlerce kişi görülmez mi? Mazinin bir haksızlık devri olduğunda şüphe yoktur. Fakat o zaman bile ihtiyaçları çocuğun karşıladığını anlamışlar ve mukaddes annesinden hür olarak doğan bir çocuğun bitmez tükenmez istekleri için kullandığı ilahları kabul etmişlerdir. O halde niçin çocuğun büyük bir ihtiyacı demek olan hürriyeti de alınmıyor? Alınır, fakat kadınlar hariç kaldıktan sonra ondan yararlanılabilir mi?
Merak etmeyiniz! Kadın her yerde aranır. Gerek insan topluluğunun ve gerek ailenin kadına pek büyük ihtiyacı vardır. Denebilir ki kadınsız hayat mümkün değildir. Kadının önemi yalnız annelikte değildir. Her hususta ihtiyacımızı gidermek için kadının merhametli, müşfik, tarafsız ve gayretli ellerine muhtacız. O eller ki aramızdan mevcudiyetini hissettirmez, yokluğa mahkum kalır. İnsanlıkta o zaman sürekli bir cahilce hamle ile yıkılışa gidiyor demektir.
Zamanımıza kadar ölüm gibi meçhul bir duruma karşı çare bulunamadı. Bakınız kadınlardaki tabiatüstü kuvvete ki; ölmüşleri canlandıracak iktidara sahip bulunuyorlar. Şaşmayınız, gerçeği söylüyorum. Ölmeğe mahkum milletleri canlandıran insanlık aşığı kadınlardır. Demek oluyor ki, kadınlarının elinden haklarını gasp ederek esir yaşatmakta ısrar edenler kendilerini müthiş bir uçuruma tereddütsüz bırakıyorlar. Böyle cahil erkeklerin ellerinde oyuncak olan zavallı kadınlara acımalı ve o ahmak, menfaatini bile cehaletine feda eden erkeklere de lanet etmelidir.
Kaynak: İslamda Femizm