KABUĞUNUZU KIRIN
Kırıkhan ilçesinde bulunan bir okulda verdiğim bir seminer sırasında öğretmenlere mutsuz ve huzursuz olduklarında ne yaptıklarına ilişkin olarak bir soru yönelttim. Değişik cevaplarla karşılaştım. Bir bayan öğretmen “Ev işlerine öyle bir dalarım ki o anda arkamdan eşyaları toplayıp götürseler haberim olmaz.”dedi. Bir başka öğretmen “Kendimi dışarı atarım. O ortam içerisinde kalmaya devam edersem çatlar ölürüm.”dedi. Bu bir anlamda kaçış olsa gerek. Burada kaçmayı iki anlamda kullanıyorum. Birincisi çevremizde insanlardan eşyalardan kaçma; ikincisi, içindi bulunduğumuz ruh halinden uzaklaşma.Bu yöntem acil bir durumda başvurduğumuz ilk yardım olarak görülebilir ama sorunumuzun çözümü değildir.İzlenmesi gereken süreç kaldığımız noktadan itibaren hayatımızı devam ettirmekten ziyade,o problemin çözümüne yönelik girişimlerde bulunmaktır.Çözüme kavuşmamış her sorun keyfine göre, bize yüzünü gösterdiği gibi acısını da hissettiren bir çıban gibidir.Ne zaman nerede karşımıza çıkacağı pek belli olmaz.
Günlük yaşamınızda rutin diye nitelendirilen iş ve görevlerin dışına çıkabiliyor musunuz? .Eskilerin kullandığı meşhur bir söz olan “Aynı tas, aynı hamam” tabirine uygun tek düzen bir hayat mı yaşıyoruz? Her gün aynı şeyler. Sabah kalk ve gözlerini ovalayarak iştahsız bir şekilde kahvaltını yap. İşe git.Aynı bina aynı koridorlar aynı insanlar aynı masa.Her gün olduğu gibi sekiz saat mesai.İşten yorgun bitkin bir şekilde eve gel.Akşam yemeğini ye ve biraz televizyon izledikten sonra yat.Gerek zihnimiz gerekse bedenimiz otomatik pilot görevi üstlenmiş gibi davranmaktadır.Bir öğretmen arkadaşım son günlerde çocukların derse ilgilerinin azaldığını, öğrencilerinin başarılarında düşme olduğu gibi kendisinin de gürültü olduğundan, sınıfta hakimiyeti sağlamak için fazla enerji harcamak durumunda kaldığını söyledi.Kendisini insanların işlerine karışmayı pek sevmediğimi ancak küçük bir kaç tavsiyede bulunabileceğimi söyledim.Problemin nedenin sıradan bir yaşamdan kaynaklandığı ortadaydı. Öğrenciler her gün aynı sınıfa gelmekten, aynı sıralara oturmaktan, aynı öğretmeni görmekten bıkmışlardı. Oluşmuş olan bu havanın dağıtılması gerekiyordu.Yapabileceği ilk çalışmanın öğrencilerin yerlerini değiştirmek olduğunu söyledim.İkinci olarak ayda bir defa da olsa okul idaresiyle görüşmek suretiyle dinlenme saatleri ile ders saatlerinin yerlerini değiştirebileceğini(Kırk dakika dinlenme,on dakika ders);aynı ders saatinde zümresinde bulunan bir öğretmenle sınıfları değiştirerek konularını işleyebileceği tavsiyesinde bulundum.Tavsiyelerimi yerine getiren arkadaş birkaç gün sonra yaptığımız görüşmede sınıfında istediği atmosferi yakaladığını ve çok memnun olduğunu iletti.
Her şart ve koşulda farklılığı yakalamanın elimizde olduğu düşüncesinden hareket edecek olursak yaşamımızı renklendirmenin mutluluk dünyasına açılan bir pencere olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. Bir gün her şeyinizi farklı yapmaya ne dersiniz. Farklı giyinebilir, evde kahvaltı yapmak yerine güzel bir lokantada sıcak bir çorba içebilir,gideceğiniz yolun belli bir kısmı yürüyerek aşabilir;tiyatro,sinema veya bir konsere gidebilirsiniz.Ne dersiniz bağıra bağıra bir şarkı söyleyelim mi?Sesiniz mi güzel değil.Unutmayın.Amacımız mutlu olmak;sanatçı değil.