Bir Doğu Asya ülkesi olan Japonya, Büyük Okyanus’ta yer alır ve üç binden fazla adadan meydana gelir. Doğan güneşin ülkesi olarak da anılan Japonya’nın nüfusu 127 milyondan fazladır. Japonya adalarının en büyükleri Honşu, Hokkaido, Kyuşu ve Şikoku adalarıdır ki bu adalar ülkenin %97’sini oluşturur. En büyük şehri olan başkent Tokyo, Honshu adasındaki verimli ova üzerinde kurulmuştur. Japonya’nın ikinci büyük şehri ise Osaka’dır. diğer büyük şehirler; Kobe, Kyoto, Nijgata, Sapporo, Aomari, Hiroşima’dır.
Japonya Anayasal monarşi ile Parlamenter demokrasi yönetimi mevcuttur. Güneşin oğlu olarak adlandırılan imparatorların eski üstünlüğü ve gücü kalmamıştır.
Japon Kültürü
Japonya adı Zipangu kelimesinden gelir. Marko Polo, Jim-pen-kuo kelimesini yanlış olarak Zipangu diye söylemiş ve bu isim Batı’da yerleşmiştir. Jim-pen,kuo kelimesi ise Çince “güneşin doğduğu ülke” anlamına gelir. Japon bayrağı da bu isimden doğmuştur: beyaz bir yüzey üzerinde ışık saçmayan kırmızı bir yuvarlak. bu bayrak beyaz gökyüzünde güneşin bütün ihtişamıyla doğuşunu anlatır.
Japonlar çiçeğe çok önem verirler. japon kadınlarının çoğu çiçek yetiştirme ve bakımını öğrenmek için özel okullara giderler. Japonya’da çiçekleri vazoya yerleştirmek bile bir sanat sayılır. evinin bahçesinde çiçek yetiştirmeyen japon neredeyse yok gibidir. bu bahçelerde her çiçeğin ayrı bir önemi vardır. çiçek açma mevsimi olan ilkbaharda özel bayramlar düzenlenir ve bahçeler renkli fenerlerle süslenir. çiçeklerin evlerin belirli yerlerine konmasının kendilerine uğur getireceğine inanırlar.
çoğunlukla kısa boylu olan japonların evleri de alçak tavanlı ve sade yapılıştadır. odalar birbirinden kalın dıvarlar ve ağır kapılarla bölünmez. shoji adı verilen paravanalar, kapı ve duvar görevi görürler. odalarda pek az eşya bulunur. uyumak için karyola kullanmazlar, yerde yatarlar.
bütün bu sadelik ve gösterişsizlik içinde Japonlar, hayatı Batı’nın birçok uluslarından çok daha ahenkli ve hoş bir biçime sokmayı başarmışlardır.
Japonlar gelenek ve göreneklerine çok bağlıdırlar. çoğunlukla büyük şehirler dışında yaşayan halk eski yaşayışını sürdürür. büyük şehirlerde bulunan Japonlar özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra Batı yaşayışını benimsemişlerdir.
Japonlar uzun yıllar boyunca ülke olarak kendilerini dışa kapatmış ve geleneklerini bu şekilde yürütmeye devam etmişlerdir. ancak 19. yy.ın ikinci yarısından itibaren Batılılaşma hareketleri Japonların giyim tarzına da yansımıştır. yine de geleneklerini yaşatmaya devam etmişlerdir. yılbaşı, evlilik, bayram, mezuniyet gibi özel günlerde kimono giymeye devam ederler. sadece kadınlar değil erkekler de kimono giyer. örneğin evlenirken gelin ve damat siyah kimono giyer. kimonoyu giymek çok zor olduğundan kadınlar bunun için özel ders alırlar.
son olarak, hepimize oldukça karmaşık şekiller olarak görünen japonca… japon alfabesi diye bir şey yoktur. bundan ötürü hece de kullanılmaz. kelimelerin hepsinin ayrı ayrı yazılışı vardır.