Hüseyin Nihal Atsız Kimdir? Hangi Dönemde Yaşamıştır? Hayatı ve Bulunduğu Görevler
Hüseyin Nihal Atsız, 12 Ocak 1905’te İstanbul Kadıköy’de doğdu. İlköğrenimini Kadıköy’deki çeşitli okullarda, orta öğrenimini Kadıköy ve İstanbul Sultanilerinde (İstanbul Lisesi) yaptı. Buradan mezun olunca Askerî Tıbbiye’ye yazıldı.
Atsız, yükseköğrenim çağına gelip Askerî Tıbbiye’ye kaydolduğu çağlarda Türkçülük fikrinin etkisi altına girmeye başladı. Ziya Gökalp’in cenaze töreninin yapıldığı günün gecesi Türkçülük fikrine karşı öğrencilerle kavga ettiği ve daha sonrasında ise aralarında bir takım problemler geçen Arap asıllı Bağdatlı Mesut Süreyya Efendi adlı bir mülazım (teğmen)’a selam vermediği gerekçesi ile 3. sınıf talebesiyken Askeri Tıbbiye’den çıkarılmıştır. Bu olaydan sonra üç ay kadar Kabataş Erkek Lisesi’nde yardımcı öğretmenlik yapan Atsız, daha sonraları Deniz Yolları’nın Mahmut Şevket Paşa adlı vapurunda kâtip muavini olarak çalışmış ve bu vapurla İstanbul-Mersin arasında birkaç sefer yapmıştır.
1926 yılında İstanbul Darülfünunu’nun Edebiyat Fakültesinin Edebiyat bölümüne ve İstanbul Darülfünunu’nun yatılı kısmı olan Yüksek Muallim Mektebi’ne kaydolan Atsız, bir hafta sonra askere çağırılmış, tecil isteği kabul edilmeyen Atsız askerliğini 9 ay olarak İstanbul’da Taşkışla’da 5. piyade alayında er olarak yapmıştır. Ahmet Naci adlı arkadaşı ile birlikte hazırladığı “Anadolu’da Türklere Ait Yer İsimleri” adlı makalenin Türkiyat Mecmuası’nın ikinci cildinde yayınlanması ile hocası olan Mehmet Fuad Köprülü’nün dikkatini çeken Atsız, 1930 yılında Edirneli Nazmi’nin divanı üzerinde mezuniyet çalışması yapmıştır. Aynı yıl Edebiyat Fakültesi’nden mezun olmuştur.
Mezuniyetinden sonra Edebiyat Fakültesi Dekanı olan hocası Prof. Dr. Mehmet Fuad Köprülü, Maarif Vekâleti’nde Atsız için girişimde bulunarak, Yüksek Muallim Mektebi’ni öğrenci olarak bitirdiği için, liselerde yapması gereken 8 yıllık mecburi hizmetini affettirmiş ve 25 Ocak 1931’de Atsız’ı kendisine asistan olarak almıştır. Atsız, yine 1931 yılında Darülfünun’un felsefe bölümünden mezun olan ilk eşi Mehpare Hanım ile evlenmiş, ancak 1935 yılında ayrılmıştır. Atsız, 1931-1932 yıllarında Atsız Mecmua’yı çıkarmıştır. Bu dergi, devrinde ilim, fikir ve sanat alanında çok tesir yaratan Türkçü bir çığır açmış, adeta Cumhuriyet devri Türkçülüğünün öncüsü olmuştur. Atsız, kendini tanıtmaya başlayan ilk yazılarını (H. Nihal) imzası ile, hikâyelerini de (Y.D.) imzasıyla, bu dergide yayınlamaya başlamıştır.
1932 Temmuzunda Ankara’da toplanan Birinci Türk Tarih Kongresi esnasında, Dr. Reşid Galib’in, Prof. Dr. Zeki Velidi Togan’a yaptığı eleştiriler üzerine Atsız, 8 arkadaşı ile, Dr. Reşid Galib’e “Zeki Velidi’nin talebesi olmakla iftihar ederiz” diyen bir protesto telgrafı çekmiş ve bu telgraf üzerine de Reşid Galib’in tepkisini üzerine çekmiştir. 19 Eylül 1932′ de Dr. Reşid Galib, Maarif Vekili olmuştu. Kısa bir süre sonra da Mehmet Fuad Köprülü’nün dekanlıktan ayrılması üzerine Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’na vekâleten bakan Ali Muzaffer Bey asaleten tayin edilmiştir. Reşid Galib, Atsız Mecmuanın 17. sayısındaki bir makalesi nedeniyle Edebiyat Fakültesi Dekanı’na baskı yaparak, 13 Mart 1933 tarihinde Atsız’ın üniversite asistanlığına son vermiştir.
Üniversiteden çıkarılmasından birkaç gün sonra Atsız, Edebiyat Fakültesi’nin Dekanı’nı Tokatlıyan’daki bir çayda yakalayıp yüzlerce kişinin önünde tokatlamıştır. Atsız’a bu hadise için hiç bir şekilde tepki gösterilmemiştir. Üniversite asistanlığından çıkarılan Atsız, Malatya Ortaokulu’na Türkçe öğretmeni olarak tayin edilmiştir, Malatya’da kısa bir müddet Türkçe öğretmenliği yapan Atsız, Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine tayin edilmiştir. Atsız’ın Edirne’deki edebiyat öğretmenliği de 3 – 4 ay kadar kısa bir müddet devam etmiştir. Atsız, Edirne’de iken Atsız Mecmuanın devamı mahiyetindeki Aylık Türkçü Dergisi olan Orhun dergisinde, Türk Tarih Kurumu tarafından çıkarılan ve liselerde ders kitabı olarak okutulan dört ciltlik tarih kitaplarında bulunduğunu iddia ettiği yanlışları ağır bir şekilde eleştirdiği için bakanlık emrine alınmıştır ve Orhun dergisi de 9. sayısında Bakanlar Kurulu kararı ile kapatılmıştır.
Dokuz ay bakanlık emrinde kalan Atsız, 9 Eylül 1934 tarihinde Kasımpaşa’daki Deniz Gedikli Hazırlama Okulu’na Türkçe öğretmeni olarak tayin olunmuştur. 1936’da ikinci eşi olan Bedriye Hanım ile evlenen Atsız’ın bu evlilikten, Yağmur ile Buğra adlı iki oğlu olmuştur. Atsız, ikinci eşi Bedriye Atsız’dan da Mart 1975 tarihinde ayrılmıştır. Atsız, Kasımpaşa’daki Deniz Gedikli Hazırlama Okulu’nda Türkçe öğretmeni olarak 4 yıl kadar çalışmış ve 1938’de bu görevinden ihraç edilmiştir. Bunun üzerine Özel Yüce Ülkü Lisesi’ne geçen Atsız, edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Atsız, 1939 ile 1944 tarihleri arasında yine özel bir lise olan Boğaziçi Lisesi’nde edebiyat öğretmenliğinde bulunmuştur. Atsız, Boğaziçi Lisesi’nin Türkçe öğretmeni iken Orhun dergisini yeniden yayınlamaya başlamıştır.
II. Dünya Savaşı sürerken Türkiye’de komünist faaliyetlerin arttığını düşünen Atsız, Orhun’un Mart 1944’te yayınlanan 15. sayısında devrin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na hitaben bir açık mektup yayınlamıştır. Atsız, Nisan 1944’te yayımlanan 16. sayıda, Şükrü Saraçoğlu’na hitaben ikinci açık mektubunu yayınlayarak devrin Millî Eğitim Bakanı olan Hasan Ali Yücel’i istifaya çağırmıştır. Bunun üzerine Hasan Âli Yücel, 7 Nisan 1944 tarihinde Atsız’ın Boğaziçi Lisesi’ndeki edebiyat öğretmenliğine son vermiş, ama aynı zamanda Sadrettin Celal Antel’de İstanbul Üniversitesi’nden ki görevinden bakanlık hizmetine alınmıştır.
Orhun dergisi de Bakanlar Kurulu kararı ile yeniden kapatılmış, bu arada Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel, Ankara Musiki Muallim Mektebi öğretmeni Sabahattin Ali’yi Atsız aleyhine hakaret davası açmaya teşvik etti. Hakaret davasının karar oturumunda, 6 aya mahkum edilen Atsız’ın cezası hâkim tarafından 4 aya indirilmiş ve 4 aylık bu ceza da ertelenmiştir. Atsız, cezasının ertelenmesine rağmen mahkemenin kapısından çıkarken tevkif edilmiştir. Mahkeme sonucunda Atsız 6,5 yıl hapse mahkûm olmuştur. Atsız, bu kararı temyiz etmiş, bir buçuk yıl kadar tutuklu kaldıktan sonra, 23 Ekim 1945 tarihinde tahliye edilmiştir. Bir müddet Türkiye Yayınevi’nde çalışan Atsız, Türk-Rus savaşlarının özeti olan “Türkiye Asla Boyun Eğmeyecektir” adlı kitabını da Sururi Ermete adlı şahsın adı ile yayınlamak zorunda kalmıştır. 25 Temmuz 1949’da Süleymaniye Kütüphanesi’ne “uzman” olarak tayin edilmiştir. Bir müddet bu vazifede çalışan Atsız, 21 Eylül 1950’de Haydarpaşa Lisesi Edebiyat Öğretmenliği’ne tayin olmuştur.
4 Mayıs 1952 tarihinde Ankara Atatürk Lisesi’nde vermiş olduğu “Türkiye’nin Kurtuluşu” konulu bir konferans üzerine hakkında bakanlık tarafından soruşturma açılan Atsız’ın konuşmasının bilimsel olduğu tespit edilmiştir. Fakat Atsız 13 Mayıs 1952 tarihinde Haydarpaşa Lisesi’ndeki edebiyat öğretmenliği görevinden “muvakkat” kaydı ile alınarak yine Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki görevine tayin edilmiştir. 1952’den emekliliğini istediği 1969 yılına kadar Süleymaniye Kütüphanesi’nde çalışan Atsız’ın en uzun süreli memuriyeti bu kütüphanedeki memuriyet olmuştur. Atsız, 1950-1952 yıllarında yayımlanan haftalık Orkun dergisinin başyazarlığını yaptı. 1962’de kurulan Türkçüler Derneği’nin genel başkanlığını üstlendi. 1964’ten vefatına kadar Ötüken dergisini yayımladı. Bir dönem Adalet Bakanlığı tahkikat açmış ve Atsız mahkemeye verilmiştir. Uzun duruşmalardan sonra mahkeme, 1.5 yıllık cezaya çarptırmıştır. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, kendi yetkisini kullanarak Atsız’ın cezasını affetmiştir.
1975 yılında vefat eden Atsız, İbnülemin Mahmut Kemal İnal’ın tarifi ile “Atlıyı atından indirecek derecede şiddetli yazılar yazan” ateşli ve keskin bir üslûba sahip idi.
Türkler Programından
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/bilgibirikimixe/public_html/wp-content/themes/cata_dekstop/functions.php on line 74
nihal atsız bu milletin yetiştirdiği en büyük değerlerden birisidir.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/bilgibirikimixe/public_html/wp-content/themes/cata_dekstop/functions.php on line 74
epsini okudunmu takoz