Michigan üniversitesi Sosyal Araştırma Merkezinde yapılan araştırmalar işçilerin, kendilerini çok fazla etkileyecek kararlarda söz sahibi olmadıkları zaman stres düzeylerinin yükseldiğini göstermiştir. Bu bir çok değişik iş şartında da ispatlanmıştır. Stocholm üniversitesine bağlı doktorlar bir İsveç kereste fabrikasında iki grup işçiyi incelemiştir; bunlardan birisi tamirciler grubu, diğeri ise üretim grubudur. Stres hormonu düzeyinin ikinci grupta daha fazla olduğunu ve bu grubun daha fazla klinik “stres ve uyumsuzluk” gösterdiğin bulmuşlardır. Bu uyumsuzluğun tek sebebi olarak da üretim bandının önünde durarak iş yapmaları gerektiğinden serbestçe hareket edebilmeleri bile sınırlanmıştır. Buna mukabil tamirciler grubu çalışma hızını ve tamirleri yaparken en uygun gördükleri yolu seçebilirlerdi.Canlıların içinde yaşadıkları ortama uyum sağlamaları, yüzyıllar boyu tartışılan değişime ve evrim kuramının ortaya atılmasına neden olmuştur. Bu kuramlara göre, canlıların yaşamlarını sürdürmeleri içinde bulundukları doğal ve toplumsal ortama bağlıdır. Ortam değiştikçe bu değişmeye uyum sağlayan canlı yaşamını sürdürecek,uyum sağlamayan yok olup gidecektir. Söz gelişi, karlı ve
soğuk bölgelerde yaşayan kahverengi, siyah ve beyaz tavşanlardan sadece beyaz renkliler çevreye uyum sağladıklarından, bunlar düşmanlarından gelen tehlikelere karşı kendilerini koruyabilecekler ve yaşamlarını sürdürebileceklerdir. Böylece bu bölgelerde yaşayan beyaz tavşanların tüylerini sürdürmelerine karşılık, kahverengi ve siyah tavşanların sayısı giderek azalacak ve sonsuna o bölgede bu tavşanlar tükenecektir.
Afrika’da yaşayan insanların çoğunda alyuvarlar hilal ya da orak biçimindedir. Bu tür hücreler daha az oksijen taşıdığından kansızlığa yol açar, ama sıtmaya karşı büyük
direnç sağlar. Böylece Afrika’da yaşayan insanlar hem sıtmaya karşı direnç kazanarak, hem de daha az kanla yaşayarak, içinde bulundukları ortama daha kolay uyum sağlamış olurlar.
Uzayda ve başka gezegenlerde yer-çekimi olmadığından, orada yaşayacak insanların ayağa, bacağa, iskelete gereksinim duyamayacaklarına işaret eden bilim adamları, buna karşılık büyük bir beyine, gözlere, kulaklara, ellere, kollara gereksinim olacağına dikkat çekiyor, uzay ve gezegenlerdeki doğal ortama kolay uyum sağlayacak insanın ahtapota benzeyeceğini ileri sürüyorlar.Çevreye uyum sağlayabilirsek, dünyanın bizlere güzel şeyle sunduğunun da farkındayız. Beklenmedik sorunlar ve beklenmedik çözümler fazla bir çaba harcamamıza gerek
kalmadan kendilerini gösterirler.İnsan yaratılış olarak doğaya ait bir varlıktır. Asırlar süren endüstrileşmeye rağmen hala büyük şehrin gürültüsüne aşılamamıştır. Kertenkelelerin Arizona çölüne uyabilmeleri binlerce sene almıştır. Ayaklan, yumuşak yere batmamaları için kar ayakkabıları gibidir. Uçan kum tanelerini yutmamaları için burun delikleri kapanır ve kum fırtınalarında göz kapakları fermuar gibi kapanarak gözlerini korur. Çağdaş yaşamın garip isteklerine insanoğlunun uyum sağlaması da milyonlarca yıl alacaktır.