Hayata Direnmek
SAVAŞÇI OLUN
Hayat fırtınaların, kasırgaların boy gösterdiği okyanusların kabardığı gibi,zaman zaman insanın üzerine üzerine gelmektedir.Mücadelenin kazanılabilmesinin birinci şartı mevcut durumu kabullenebilmektir.Tarihe baktığımızda savaş alanını terk eden askerlerin kazandıkları zaferlerin olmadığını görürüz.Savaş , kazanmak ve kaybetmek seçeneklerini de beraberinde getiren bir olaydır.En kötü sonuç olan kaybetmenin bilincinde olan bir asker için,onun ötesinde bir sonuç yoktur.Yaşam inişli çıkışlı bir yol izlemektedir.Çıkışların hayatın gerçeği olduğu kadar inişlerinde hayatın bir gerçeği olduğu zihinlerin baş köşesine oturtulması bir gerçektir.Eşitsizlikler ,farklılıklar güzellikleri de beraberinde getirmiştir.Şöyle etrafımıza bir bakalım.Çevremizdeki bütün ağaçların cinsi çam ,her insanın rengi beyaz, boyları eşit ,hissettiğimiz kokuların hepsi aynı olsa yaşam bu kadar ilgi çekici olabilir miydi? Ya da dünya üzerindeki kötü insanların tamamı ortadan kaldırılmış olsa,iyilerin değeri ve kıymeti anlaşılabilir miydi.Şifa kaynağı olarak nitelendirilen bir kilo bal için arılar yaklaşık olarak iki milyondan fazla çiçeği ziyaret etmektedirler.Balın içerisine baktığınızda yada tattığınızda saf olarak tüketilen çiçeklerin tadını alabiliyor musunuz?Tatlıların şireleri hazırlanırken içerisine tadı ekşi olan limon konulduğuna dikkat ettiniz mi?Aşçıların amaçlarının müşterilerinin ağız tatlarını kaçırmak olduğunu söyleyebilir miyiz?Yaşamdaki zıtlıklarının,eşitsizliklerin,bunalımların hayatın birer gerçeği olduğu olgusunu kabul eden bireylerin bakış açılarının da farklı olmasından daha doğal bir şey olabilir mi?
Ülkemiz karayollarında yaşananları, her gün televizyonlarımızı açtığımızda bütün çıplaklığı ile görmekteyiz.Kazaların büyük çoğunluğun şoför hatasından kaynaklandığı gün ışığı gibi ortadadır.Bir kısım insanlar aracının bakımını zamanında gereği gibi yapmamakta,dikkatsiz davranıp aşırı hız yaparak gerek kendi hayatını gerekse başkalarının hayatını hiçe saymaktadır.Usta bir şoförün en önemli meziyeti aracını yolun şartlarına göre ayarlamak ve kullanmaktır.Bedenlerimiz ruhumuz emrine verilmiş bir mekanizmadır.Bu mekanizmanın maddi boyutunu elimiz kolumuz kalbimiz vs. oluşturmakta manevi boyutunu duygularımız düşüncelerimiz vs. oluşturmaktadır.Yaşamımızdaki her olayın mutluluğumuza katkıda bulunabilecek şekilde olmasını beklemek fazla iyimserliktir.Yaşıyorsak üzüntüler, kırgınlıklar,katlanılması güç haller,eziklikler… mutlaka olacaktır. Bunların tamamını ortadan kaldırmaya ne gücümüz ne de ömrümüz yeter.Bir takvim yaprağında Hz.İsa (a.s) ait olduğu söylenen şöyle bir söze rastladım.’’Dünya bir köprüdür.Tamiratıyla uğraşıp durma, geç.’’Herhalde peygamber yan gelip yatmaktan ziyade yaşam sıkıntıları içerisinde boğulmamak gerektiğinden bahsetmektedir.
Bitmez tükenmez sıkıntılar ve acılar karşısında meşe ağacı gibi eğrilmez bükülmez bir duruş sergileyerek bedenimize dokunan en ufak bir fırtınada yıkılacak ya da çatlayabileceğimiz gibi, söğüt ağacı gibi bir duruş sergileyerek uyum sağlayabileceğimizi göz ardı etmemeliyiz.