Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi Ne Zaman İlan Edildi? İçeriği Nedir?
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, sonuçları itibariyle tüm dünyayı etkileyen Fransız İhtilali’nin temeli olarak kabul edilir. Fransız İhtilali’nin gerçekleşmesiyle 26 Ağustos 1789 tarihinde özgürlük ve demokrasi temel alınarak Fransa Ulusal Meclisi’nde kabul edilmiş, iki yıl sonra da Fransa Anayasası’nın önsözü olmuştur.
toplumun başına gelen felaketlerin en büyük sebebi insan haklarının göz ardı edilmesi olarak görülmüş; insanlığın mutluluğu için doğal, devredilemez ve kutsal insan haklarının yayınlanması kararı alınarak bu bildiri ilan edilmiştir. Bildiri 17 maddeden oluşur. bu maddeler şöyledir;
1) İnsanlar, haklar bakımından özgür ve eşit doğar ve yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak ortak faydaya dayanabilir.
2) Her siyasi topluluğun amacı; insanın doğal ve değişmeyen haklarının korunmasıdır. Bu haklar; özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karşı direnmedir.
3) Egemenliğin temeli, ilke olarak ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse ulustan kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz.
4) Özgürlük başkalarına zarar vermeyen her şeyi yapabilmektir. böylece her insanın doğal haklarını kullanması, toplumun diğer üyelerinin de aynı haklardan yararlanmasını sağlayan sınırlar içindedir. Bu sınırlar da sadece kanunlarla belirlenebilir.
5) Kanun sadece topluma zarar verebilecek eylemleri yasaklar. Kanunun yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez ve kimse kanunun emretmediği bir şeyi yapmaya zorlanamaz.
6) Kanun genel iradenin ifadesidir. Bütün yurttaşlar bizzat veya temsilcileri aracılığıyla yasaların oluşturulmasına katılma hakkına sahiptir. Koruyan veya cezalandıran olarak yasa herkes için aynı olmalıdır. Bütün yurttaşlar yasalar önünde eşit olduğu için yeteneklerine uygun olarak ve özellikler ile yetenekleri konusunda ayrım görmeden, her türlü rütbe, mevkii ve göreve de eşit olarak getirilirler.
7) Yasanın belirlediği haller veya yasanın öngördüğü biçimin dışında başka bir yoldan hiç kimse suçlanamaz, yakalanamaz ve tutuklanamaz. Keyfi düzenlemeler yapılmasını isteyen, keyfi emirler veren, bunları uygulayan veya uygulanmasına izin verenler cezalandırılmalıdır. Ancak yasaya uymaya davet edilen veya yasalarca yakalanan her yurttaş yasalara itaat etmelidir. Yasalara karşı gelmek onu suçlu kılar.
8) Yasalar sadece kesin ve açık bir şekilde gerekliliği olan cezalar belirlemelidir ve hiç kimse suçun işlenmesinden önce ilan edilen ve gereği şekilde uygulanan yasalar dışındaki başka bir yasa nedeniyle cezalandırılamaz.
9) Her insan suçlu olduğuna karar verilinceye kadar masum sayıldığı için; tutuklanması kaçınılmaz olduğunda, yani suçlu olduğu karar verildiğinde göreceği sertlik yasa tarafından ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır.
10) Hiç kimse, dışavurumu yasalarla oluşturulan düzene zarar vermediği sürece inançları nedeniyle sorumlu tutulamaz.
11) Düşüncelerin ve inançların serbestçe dışavurumu en değerli insan haklarından bir tanesidir. Her bir yurttaş yasaların belirlediği durumlarda bu özgürlüklerin kötüye kullanımından sorumlu olmak şartı ile bu ifadelerini özgürce konuşabilir, yazabilir ve yayınlayabilir.
12) İnsan ve yurttaş haklarının garanti altına alınması resmi bir gücü gerektirmektedir. Bu güç herkesin yararı için oluşturulmuştur. Bu gücü kendilerine emanet edilenlerin özel çıkarları için oluşturulmamıştır.
13) Bu kamusal gücün ve yönetim görevlerinin devamlılığını sağlamak için genel bir vergi zorunludur. Bu vergilendirme bütün yurttaşların olanaklarına göre eşit ölçüde bölünmelidir.
14) Bütün yurttaşlar bizzat veya temsilcileri aracılığıyla verginin gerekliliğini belirleme, bunu serbestçe kabul etme, bu vergilerin kullanımını gözlemleme ve verginin miktarını, matrahını, tahsil şekli ve süresini belirleme hakkına sahiptir.
15) Toplum tüm kamu görevlilerinden, görevleriyle ilgili olarak hesap sorma hakkına sahiptir.Bunun sonucu Yeşim bildirge hazırlamıştır.
16) Hakların güven altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur.
17) Mülkiyet dokunulmaz ve kutsal bir hak olduğu için, yasaların belirlediği kamusal gereklilik açıkça doğmadıkça ve meşru bir tazminat ödenmedikçe kimse bu haktan yoksun bırakılamaz