Fatih Sultan Mehmet’in İlk Tahta Çıkışı Ve Manisa Dönemi
Mehmet’in İlk Tahta Çıkışı
Fatih Sultan Mehmet II. Murat’ın dördüncü oğlu olarak dünyaya gelmişti. Fakat 2 oğlunun öldüğü haberini alan II. Murat Mehmet’i şehzade ederek diğer oğullarının yasını tutmaya başlamıştır. Bu sırada Tuna Nehrini geçip Osmanlı topraklarını işgal altına almaya başlayan Hristiyan Harçlı ordusu, 25 Aralık günü, İzladi sınırları içerisinde durdurulmayı başarmış ve Şehzade Mehmet’i, Manisa sınırları içerisinden Edirne topraklarına başkente getirerek, Şehzade ilan ettiğini resmen duyurmuştur. 12 haziran 1444 yılında, Macarlarla yapmış olduğu antlaşma sonrasında Sadrazam Çandarlı Halil Paşa kontrolünde Mehmet’i kaymakam ilan ederek, Hamidilli topraklarını işgal etmekte olan Karamanlılar üzerine bir sefer düzenledi, Anadolu topraklarında Karamanlıları yenilgiye uğrattıktan sonra bir antlaşma düzenleyerek, geri dönüş yolculuğunda Yeniçeri ağası olan
Hızır Ağa ve beraberindeki hükümet yöneticilerine tahtan oğlundan yana bir hak talep etmediğini söyleyerek, Ordusunu oğlunun emrine Edirne’ye göndererek kendisi birkaç güvendiği adamı ile birlikte Bursa’daki saraya gitmiştir. II. Murat tahtan çekilmesinin ardından sağlamış olduğu barış antlaşmaları geçerliliğini kaybetmiştir. Bunun altında şüphesiz, devlet otoritesinin sarsılması gerekçeleri baş göstermektedir. Diğer taraftan ise devlet yönetiminin yükü 12-13 yaşındaki Mehmet’ten ziyade Sadrazam Çandarlı Halil Paşa kontrolünde bulunmaktaydı. Sadrazam Halil paşa, dış politika anlayışında, yumuşak bir politika çizelgesi ile ilerlemekteydi. Sadrazam Halil paşa ve beraberindeki yöneticiler Zağanos ve Şahabeddin paşa arasında sıkı bir rekabette baş göstermeye başlamıştır. Sadrazam Halil paşa, devlet yönetiminde, Mehmet’in çok küçük ve başarısız olduğu düşünmekteydi, Zağanos ve Şahabeddin paşa ise Mehmet’in yanında olarak devlet yönetimi için hem gerekli eğitimi hem de halk üzerindeki otoritesini arttırarak, devlet yapısını güçlendirebileceği kanaatindeydiler. Bu sebepten ötürü otorite zayıflığı fırsat bileni, Hristiyan ordusu bir harçlı seferi daha düzenleme kararı aldı. Diğer taraftan Bizans yönetimindeki Orhan Çelebi Çatalca üzerinden bir ordu ile İnceğiz ve Dobruca üzerine giderek isyan girişiminde bulunmuştur. Osmanlı ordusu Şahabeddin paşanın başında bulunduğu bir yönetim ile Orhan Çelebi isyanını bastırmayı başarmıştır. Orhan Çelebi başarısız olan isyanının ardından Konstantinopolis’e tekrar kaçmayı başarmıştır.
Osmanlı başkenti olan Edirne sınırları içerisinde, Hurufilik elçisi olarak kendini tanıtan ve halkın büyük bir desteğini almayı başarmış bir din adamı Mehmet’inde güvenini kazanarak, Mehmet’in koruması altına girmiştir. Diğer taraftan Müfti Fahreddin ve Sadrazam Halil Paşa Mehmet’in böyle bir girişimde bulunmasına tepki göstermiş ve baskı yapmaya başlamıştır. Baskılar altında pek fazla direnemeyen Genç ve tecrübesi Mehmet, Hurufiye olan desteğini geri çekmek zorunda kalmıştır. Bunun üzerine başkentte büyük bir Hurufi katliamı meydana gelmiştir. Çıkan iç karışıklıkta Edirne sınırları içerisinde 7.000 ev yakılmıştır. Çok sayıda can ve mal kaybı yaşanmıştır.
Hristiyan Harçlı Ordusu Bir Sefer Kararı Daha Almıştır
Kilise kontrolündeki Hristiyan harçlı ordusu otorite zayıflığından fırsat bilerek, Osmanlı üzerine bir sefer kararı daha almıştır. Bu sefer Çanakkale boğazında Venedik filosu tarafından kuşatma altına alınmış ve diğer taraftan ise harçlı ordusu Tuna nehrini aşarak Osmanlı üzerine yürüme kararı almıştır.
Sadrazam Halil paşa çağrısı ve Fatihin babasına yazmış olduğu mektup mektuplar neticesinde II. Murat’ın ilgisini üzerine çekmeyi başarmış ve Orduların başına II. Murat tekrar geçmiştir. II. Murat’ı ikna etmek bu kadar kolay olmamıştır. Sadrazam Halil Paşanın çağrılarına karşılık vermeyen II. Murat aynı zamanda Mehmet’inde olumsuz yanıt vermiştir. Mehmet ilk mektubunda, Babasını Orduların ve Devletin başındaki görevine devam etmesi için bir mektup yazma kararı almış ve bir ulak yardımı ile babasına iletmiştir. Babası II. Murat, artık devlet kontrolünü tamamen sana bıraktım ve padişah sizsizin ifadeleri ile mektuba karşılık verir ve ulağı geri gönderir. Mehmet bunun üzerine 12 yaşındaki bir çocuğun yapamayacağı bir düşünce ile Babasına bir mektup daha yazar, “Baba eğer padişah sizseniz gelin ve Ordularınızın başına geçiniz, eğer padişah ben isem emrediyorum, derhal gelip Ordularının başına geçeceksiniz”
Bu mektup nihayet uyuyan devi uyandırmayı başarmış ve II. Murat, Anadolu hisarı civarından Rumeli sınırlarına geçmiş ardından başkent Edirne’ye gelmiştir.10 kasım 1444 yılında tekrar Orduların başına geçen II. Murat Varna topraklarında Harçlı Ordusu ile karşılaşmış ve çok ağır bir yenilgiye uğratmıştır. Savaş sırasında Mehmet tahtan çekildiğini ilan etmemiş olsa da fiili olarak padişah II. Murat olarak benimsenmekteydi. Diğer taraftan ise Zağanos ve Şahabeddin paşa Mehmet’i savaşa Varna savaşına getirmek istemiş fakat Sadrazam Halil Paşa buna karşı çıkmış, Mehmet’in taht için çok küçük yaşta olduğunu padişahın II. Murat olarak kalması gerektiğini savunmuştur. Zağanos ve Şahabeddin paşa Mehmet’in otoritesini güçlendirmek için savaşa getirme girişimi başarısız olmuş, savaş sonrasında II. Murat oğlunun otoritesini zayıflatmak istemediği için tekrar Bursa’ya geri dönmüştür.
1446 yılında Mehmet Konstantinapolis’e saldırı planları hazırlamaktaydı. Bunun için gerekli tüm çalışmaları yanında bulunan Zağanos ve Şahabeddin paşa ile birlikte plan haline getirmekteydi. Ordunun emir, komuta yönetimlerine gerekli haberler iletilmiş, ordu içerisinde heyecan ve Mehmet’in yaşından kaynaklanan endişeler yer almaktaydı. Aynı şekilde Sadrazam Halil Paşa endişeli devlet yöneticileri arasındaki yerini en üst sıralarda almaktaydı. II. Murat’ı acilen Başkent Edirne topraklarına çağırmak için bir mektup yazdı, bunun üzerine II. Murat Edirne’ye geri döndü. Halil paşa kendi gücünü zayıflatma düşünceleri içerisinde yapılan çalışmalara karşı çıkarak, saldırıyı hiçbir şekilde desteklemiyordu. Yeniçeri isyanı oluşturarak, saray içerisinde küçük bir karışıklık düzenledi ve II. Murat resmen ikinci defa tahta padişah olarak çıkmıştı. II. Murat tahta çıkışının ardından oğlu Mehmet beraberinde Zağanos paşa ile tekrar Manisa’ya gönderilmiş ve ilk padişahlık dönemi bitmiştir.
Mehmet’in Manisa Dönemi
Tarih kitaplarına ve saray içerisindeki bilgiler kontrol edildiğinde Mehmet’in Manisa dönemlerinde neler yaptığına dahil pek fazla bilgi bulunamamıştır. Fakat 1446 yılında yapılan Mora seferlerine gitmeyerek, Manisa sancağında kalmıştır. 1448 yılının başlarında Hristiyan kölelerden bir tanesi olan Gülbahar Hatun’dan Bayezid adında bir oğlu dünyaya gelmiştir.
İlk savaşına II. Kosova savaşında babasına Anadolu birliklerinin başında yer alarak eşlik etmiştir. 17 yaşında babası Gülbahar hatunu tasvip etmemesi ile Dulkadi hanedanlığından olan Süleyman Bey’in kızı ile evlendirmiştir. Babasının emirleri dışına çıkmayan Mehmet vermiş olduğu emirleri yerine getirmiş fakat bunlar dışında kendi halinde bir şehzade olarak yoluna devam etmiştir. Türk korsanlarını komutası altına alarak, Venedik şehirlerine saldırılar düzenlemiştir. Selçuk’ta altınlar üzerine kendi adını yazdırmış ve 1450 yılında İskender üzerine yapılan seferde babasının yanında yer almıştır. Arnavutluk üzerine yapılan başarısız kuşatma sayılmakta olan sefer içerisinde de babasının yanında yer alan Mehmet 1451 yılında babasının ölümü üzerine Sadrazam Halil Paşa’nın şifreli mektubu ile harekete geçmiştir. Mektup içerisinde yer alan yazı, “Beni seven ardımdan gelsin!” sözleridir.