Bugün Kazakistan sınırları içerisinde bulunan Otrar (Fârâb) şehri yakınlarındaki Vesic yerleşim merkezinde 870 yılında doğdu. Adı Muhammed, baba adı Muhammed, “Ebu Nasr Muhammed b. Muhammed b. Tarhan b.Uzluk el-Fârâbi” adına, Türk olduğunu belirtmek üzere bazı eserlerde “et-Türkî” lâkabı da ilâve edilir. Doğduğu şehre atıfla “Fârâbî” diye anıldı
Babası doğduğu yer ve bir sınır kasabası olan Vesic Kalesi’nde kumandan. Büyükbabası, o dönem Türk devlet ve topluluklarında bir asalet unvanı ve rütbe olan “Tarhan” adını taşıyor. İleride “İslâmî fikir tarihimizi başlatan bilgin” olma onurunu kazanacak olan Fârâblı Muhammed, asalet ve rütbelere sahip, saygın bir soy silsilesine ait olarak bu münbit kültür ortamında dünyaya geldi. Fârâbî’nin yetiştiği kültür ortamı İslâmiyet öncesi ve sonrası binlerce yıllık Türk kültür ve medeniyetinin bir sentezi durumunda idi.
Önce, mensubu bulunduğu kültürün üretim merkezlerini dolaştı. Semerkant, Buhara, Merv ve Belh gibi kültür başkentlerinde, Kuran’ın açık mesajlarını inceledi. Katıksız, sade Türk yetişme tarzından farklı inanç ve kültür alaborasının içine atıldığı ömürlük sürede Türk ve Müslüman kişiliğinde en küçük bir sapma olmadı. Zengin bir ilim dili olan Arapça’nın hakim olduğu kültür çevresinde eserlerini zorunlu olarak Arapça yazdı ama “Türkçe” konuştu. Bağdat, Şam, Halep gibi farklı kültür ortamlarında hep Türk kıyafeti ile dolaştı. 950 yılında Şam’da hayata veda ederken, geriye 100’den fazla eser bıraktı.
Türkler programından