Eleştiri Nedir ?
ELEŞTİRMEK Mİ!
Eleştirmek,bir düşüncenin doğruluğunu veya yanlışlığını ortaya çıkarmak için iyi- kötü,güzel –çirkin olumlu-olumsuz yönlerini ortaya koymak demektir.
Yaptığımız ya da bize karşı yapılan eleştirilere dikkat ettiniz mi? Tenkitlerin belki de yüzde doksanını eksiklikler ,kusurlar ve hatalı yönler oluşturur.Olumlu yönlere pek değinilmez.Aynı zamanda kusurlar üzerinde durulmakta,bunların nasıl düzeltilebileceği,kaldırılması durumunda yerlerine nelerin konulacağına hiç değinilmemektedir.Eleştirilen insanların ne hissettiklerine ilişkin olarak,konunun muhatabı kişilerle yaptığım görüşmelerde,vermiş oldukları cevaplardan hiç birinin bu tür durumlardan hoşnut olmadıkları kanısına vardım.Bir çok insan, aslında durumun bu şekilde sonuçlanacağını bildiği halde –ihtiyacı olana bu yardımı yapmak insani görevdir-gibi bir savunmanın arkasına gizlenerek aynı tür tutum ve davranışlarını sürdürmeye devam etmektedir.Özellikle bazı kişilerde, kusur arama davranışın bir takıntı haline geldiği şahit olduğumuz olaylar içerisinde yer almaktadır.Konunun daha da ilginç yönü,büyük bir çoğunlukla,bir talep gelmeden eleştirmenin yapılmasıdır.
Eleştiride bulunacak olan kişi, bu eleştiriyi yapabilmek için, üzerinde çalıştığı konunun daha çok olumsuz yönleri üzerinde yoğunlaşmaktadır.Dikkatin olumsuzluklar üzerine yöneltilmesi iyi ve güzel yararlı olan bir takım hususların gözden kaçırılmasına neden olmaktadır.Ayrıca her tür olumsuzluk ister istemez ruh sağlığımız üzerinde yıpratıcı etki yaratmaktadır. Eleştiride bulunan insan, yaptığı eleştirinin haklılığını ispatlayabilmek için daha fazla enerjiye ve bilgiye ihtiyaç duyacaktır. Eleştirinin muhatabı olan kişi boş durmayacak, yapılan eleştirileri çürütmek için uğraşacaktır. İster istemez alınganlaşacak, öfkelenecek belki de size ahlaki sınırları aşan rencide edici,küçük düşürücü kelimeler sarfedecektir.Şöyle bir geçmişinize bakın.Eleştirilen kaç kişi gerçek manada,samimi bir takım duygularla karsındaki kişiye teşekkür etmiştir.Bütün bu yapılanlar,fidan dikip elma yetiştirmekten ziyade,başkalarını yetiştirmiş olduğu elmalarla ve özellikle de çürük olanlarla meşgul olmaya benzemektedir.
Yaşamda var olunduğu sürece ve hatta ölümümüzden sonra dahi insanlar eleştiriler yapmaya devam edeceklerdir.Ölen kişilerin arkasından,”Çok dürüst ve güvenilir bir adamdı” ya da “Komşuları ondan az çekmemişti” gibi olumlu ve olumsuz konuşmaları hepimiz işitmişizdir.Durum böyle olduğuna göre,eleştiren konumunda isek yapacağımız eleştirinin, eleştirilen açısından gerçekten bir değerinin olup olmayacağını bilmemiz gerekir.Eleştirinin gerektiği gibi yapılması, olumlu ve olumsuz bütün yönleri içermesi,yıkıcı değil yapıcı bir nitelik taşıması gerekir.Eleştirilen konumunda isek,yöneltilen her eleştiriye cevap vermememiz, karşımızdakinin az olsa haklılık payı olduğunun farkında olmamız gerekir. Ayrıca, yapılanın eleştirinin, esere farklı bir bakış açısı olduğunun,eleştiriyi dikkate alıp almama tercihinin elimizde olduğunun,karşı tarafta da haklı olabilecek yönlerin bulunabileceğinin bilinmesi gerekir ki bu yaklaşım tarzı, ruh sağlığımız açısından çok önemlidir.Gösterilebilecek diğer bir davranış şekli de şamata olsun diye yapılan eleştiriyi kabul etmektir.Bu şekilde davranmakla,karşınızdakine cevap yetiştirmek için kullanacağınız enerjiden çok daha azına ihtiyaç duyacaksınız ve vaktinizi daha yararlı faaliyetlere aktarabileceksinizdir.
Buraya kadar yapmaya çalıştığımız şey eleştirel tutumu ortadan kaldırmaya dönük bir birliktelik oluşturmaya çalışmak değil, eleştirinin amacına uygun olarak yapılması gerektiği yönünde bir bakış açısı geliştirmeye çalışmak olmuştur.Gereksiz ve yersiz yalpan eleştiri de, tıpkı Richard Carlson’un dediği gibi,”Eleştirmek de tıpkı sövmek gibi kötü bir alışkanlıktan başka bir şey değildir.” (Carlson S-116)