Atatürk dönemi dış politikasını 1923-1939 yılları arasında ele alabiliriz. Kurtuluş Savaşı’nda verilen büyük mücadele sonucu zaferle çıkılmasının ardından imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile Türkiye’nin tam bağımsızlığı uluslararası alanda resmen tanınmış, içeride de inkılaplar, yenilikler tüm hızıyla devam etmiştir. Yeni Türkiye Devleti hem içeride hem dışarıda kalkınma, ilerleme çabası içine girmiş, inkılaplarını bu doğrultuda yoğunlaştırmıştır. çağdaşlaşma, modernleşme, kalkınma hareketlerinin yanında Türkiye hem iç hem dış politikada “yurtta barış, dünyada barış” ilkesini temel almıştır. savaş durumunun bir ülkeye verdiği zarar ve 1911’den 1922’ye kadar 11 yıl boyunca aralıksız süren savaşların yarattığı yıkımın verdiği bıkkınlığın da etkisiyle savaş sadece korunma amacı olarak görülmüştür. milli menfaatler ön planda tutularak ilk yıllarda misak-ı milli gerçekleştirilmeye çalışılmış, sınır güvenliğine önem verilmiş, dış devletlerle dostluk ilişkilerine önem verilmiştir. Ayrıca 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması’nda çözüme kavuşturulamayan sorunların çözümüne de ağırlık verilmiştir. dönemin dış politika konuları şöyledir;
1) Nüfus Mübadelesi
Nüfus sorunu Lozan Antlaşması ile çözülmüştü. buna göre İstanbul’daki Rumlar ile Batı Trakya’daki Türkler hariç; diğer azınlıkların ve dışarıdaki Türklerin ülkelerine dönebileceği kabul edilmişti. ancak ne var ki Yunanistan bu koşulları uygulamakta sorun çıkartmış, İstanbul’da kalacak olan Rum sayısının daha fazla olması için çaba sarf etmiştir. bu durum nüfus mübadelesi (nüfus değişimi) sorununu ortaya çıkarmıştır. bu sorun 1930 yılında imzalanan Ankara Antlaşması ile çözülmüştür. Türkiye ile Yunanistan arasında bundan sonra başlayan dostluk ilişkileri 1954 yılında Kıbrıs meselesine kadar devam etmiştir.
2) Yabancı Okullar
Lozan Görüşmelerinde TBMM, yabancı okullar konusunu iç meselesi olarak gördüğünü belirterek tartışma konusu yaptırmamıştı. yabancı okullar Türkiye’nin belirleyeceği şartlara uyacaktı. buna göre 1925 ve 1926 yıllarında yabancı okullarda Türkçe, Tarih ve Coğrafya gibi derslerin Türk öğretmenler tarafından okutulmasına; derslerde Türklük aleyhine bilgiler olmamasına ve okulların Türk müfettişler tarafından denetlenmesine dair kanunlar çıkardı. Fransa başta olmak üzere dış devletler bu uygulamalara tepki gösterse de Türkiye iç meselesi saydığı yabancı okullar konusunu iç işlerine müdahale olarak kabul ettiği için tartışılmasına izin vermesi.
3) Dış Borçlar Meselesi
Lozan Antlaşması’na göre Osmanlı Devleti’nden kalan dış borçlar, Osmanlı Devleti’nden ayrılarak bağımsız olan devletler arasında pay edilmiş, en büyük pay TBMM’ye düşmüş, borçların taksitler halinde ödenmesine karar verilmiştir. ancak 1929 dünya ekonomik bunalımı Türkiye’yi de olumsuz etkileyince Türkiye borcunu ödemekte zorlanmış bu da Fransa ile Türkiye arasında gerginliğe sebep olmuştur. borçlar sorunu 1930 yılında yapılan görüşmelerle çözülmüştür. Türkiye, Osmanlı’dan kalan dış borçlarını 1954 yılına kadar ödeyebilmiştir.
4) Irak Sınırı ve Musul Meselesi
Lozan Antlaşmasıyla olumlu ya da olumsuz çözülemeyen tek sorun Musul meselesiydi. bu konu daha sonra İngiltere ve Türkiye arasında görüşülmek üzere ertelenmişti. İngiltere zengin petrol yataklarına sahip olan Musul’u Türkiye’ye bırakmak istemediği için sorun çıkarmaktan çekinmiyordu. Musul Meselesinin çözümü için Türkiye ile İngiltere arasında görüşmeler 19 Mayıs 1924’de başladı. Fakat İngiltere Hakkari’yi de tartışmalı bölgeden görmek isteyince görüşmeler kesildi. Bundan sonra mesele önce Milletler Cemiyetine, sonra Lahey Adalet Divanına gitti. Meselenin kendi konusu olmadığını ileri söyleyen Adalet Divanı meseleyi tekrar Milletler Cemiyetine havale etti. Şeyh Sait isyanının da çıkması ile iç karışıklıklarla uğraşmak zorunda kalan Türkiye 1926 yılında imzaladığı antlaşma ile Musul’u kaybetti.
5 Haziran 1926’da imzalanan Ankara Antlaşması ile ;
1-Musul ve çevresi İngiliz mandaterliği altında bulunan Irak’a bırakıldı.
2-Irak hükümeti Musul petrol gelirlerinin vergisinin %10’unu 25 yıl süre ile Türkiye’ye vermeyi kabul etti. (Türkiye bu gelirden bir defaya mahsus olmak üzere 500.000 sterlin aldı.)
Böylece Türkiye-Irak sınırı çizilmiş oldu. Ancak Türkiye Musul’u kaybederek Misak-ı Milli’den taviz vermiştir.
5) Türkiye’nin Milletler Cemiyetine Girişi
(konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için; Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne Girişi başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz
Türkiye her ne kadar Milletler Cemiyeti’nin dünya barışını korumaktan çok İngiltere ve Fransa gibi büyük devletlerin çıkarlarına hizmet eden bir kuruluş haline geldiğinin farkında olsa da yapılan davete icabet ederek dünya barışına katkıda bulunmak istediğini göstermek istemiş; 18 temmuz 1932 tarihinde bu cemiyete üye olmuştur.
6) Balkan Antantı(9 Şubat 1934)
İtalya’nın yayılmacı politikasına karşı sınır güvenliğini sağlamak isteyen Türkiye ve Balkan devletlerinin bir araya gelmesiyle oluşturuldu. Balkan Antantına Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya katıldı.
Balkan Antantı ile ilgili ayrıntılı bilgi için Balkan Antantı Nedir? Balkan Antantı’na Katılan Devletler başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz
7) Montrö Sözleşmesi (20 Temmuz 1936)
Lozan Antlaşması ile boğazlar başkanı Türk olan uluslararası komisyona bırakılmıştı ancak boğazlarla ilgili bu madde tam bağımsızlığa ve egemenlik haklarına aykırıydı. Almanya ve İtalya’nın hızla silahlanması ve izledikleri yayılmacı politika Türkiye’yi endişelendirmiş ve güvenliğini tehlikede görerek Lozan Antlaşmasının Türkiye’yi Boğazlar konusunda kısıtlayan hükümlerinin kaldırılması için 10 Nisan 1936’da Lozan’ı imzalayan devletlere birer nota göndermiştir. bu nota sonuç vermiş ve boğazların statüsünün tekrar görüşülmesi için İsviçre’nin Montrö kentinde görüşmeler yapılmıştır.
Montrö Sözleşmesinin İçeriği:
1-Boğazlar komisyonu kaldırılarak görevleri Türk devletine devredildi.
2-Boğazlara Türkiye’nin asker sokması kabul edildi.
3-Ticaret gemilerinin Boğazlardan serbest geçişi kabul edildi.
4-Savaş gemilerinin Boğazlardan geçişine sınırlama getirildi.
5-Savaş zamanında Türkiye’ye Boğazları kapatma hakkı tanındı.
böylece Türkiye boğazlar üzerinde tam egemenliğini ve güvenliğini sağlamıştır.
8) Sadabat Paktı (9 Temmuz 1937)
İtalya’nın izlediği yayılmacı politikaya karşı Türkiye, İran, Irak ve Afganistan’ın bir araya gelmesiyle oluşturuldu.
Sadabat Paktı ile ilgili ayrıntılı bilgi için Sadabat Paktı Nedir? Sadabat Paktı’na Hangi Devletler Katılmıştır? başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
9) Hatay Sorunu
TBMM ile Fransa arasında 1920 yılında imzalanan Ankara Antlaşması’na göre Hatay Misak-ı Milli’ye aykırı olarak sınırlarımız dışında kalmış, Fransa mandası altındaki Suriye’ye bırakılmıştı. Fransa, II. Dünya Savaşı’nın tehlikesinin hissedilmesiyle 1936 yılında bölgeden çekilmek isteyince Hatay meselesi ortaya çıktı.
3 temmuz 1938’de Hatay meselesi çözüme kavuşturuldu. 5 Temmuz 1938’de Türk askeri Hatay’a girdi. 2 Eylül 1938’de Hatay Meclisi açıldı. Tayfur Sökmen devlet başkanı, Abdurrahman Melek başbakan oldu. Ancak daha sonra Hatay Meclisi’nin verdiği karar ve halk oylamasıyla Hatay 29 Haziran 1939’da Türkiye’ye katıldı. böylece bu sorun Misak-ı Milliye uygun olarak çözülmüş, Güney sınırı son şeklini almış, Hatay Türkiye’ye katılan son toprak olmuştur.