1981 yılında Richard Bayatzis İş hayatında başarılı olan insanlarla yapılan görüşmelerde ortaya çıkan belirgin yetkinlikleri inceliyor ve 200’den fazla işte görülen yetkinlikleri belirliyor. Sayısal olarak bu yetkinlikleri belirleyen 760 davranış biçimi ortaya çıkıyor. Sonuç olarak 360 davranış biçiminde %80-%98 arasında ortak olarak görülen 20 davranış biçimi ortaya çıkıyor,
- 1. Sonuçlandırma isteği
2. İnisiyatif
3. Kalite ve düzene özen
4 . Bilgi toplama
5. İnsanları anlama
6. İzleyiciye özen
7. Etkileme
8. Organizasyonu tanıma
9. İlişki kurabilme
10. Değerlerini geliştirme
11. Takım çalışması
12. Liderlik
13. Analitik düşünme
14. Kavramsal düşünme
15. Uzmanlığı kullanma
16. Kararlılık
17. Kendini kontrol
18. Kendine güven
19. Esneklik
20. Organizasyonal yükümlülük.
Dünyanın en etkili öğretmeni davranıştır. Kararlılığı sergileyen bir hareket iyi söylenmiş milyonlarca sözden daha etkilidir.
Yetenek ve özelliklerimize dayanarak, kendimiz hakkında yargılara varırken, sonuçta dikkat etmemiz gereken nokta şudur: Kendimizi yargılarken, en basitinden makul ve hassas davranamayız. Çünkü;
- • Davranışlarımız sürekli olarak değişmektedir;
• Bütün zamanlar için iyi ve kötü davranışın ne olduğu konusunda anlaşabilmenin yolu yoktur;
• Karakterimizin bir kısmına dayanarak kendimizi yargılayanlayız;
• Kendimizi yargılamadan önce kaç tane davranış özelliğini değerlendirmemiz gerektiğine asla karar veremeyiz;
Bütün bunlar bizi tek bir basit sonuca taşımaktadır: Kendiniz hakkında kesin hükümler vermeyin. İsterseniz bir davranışınızı yargılayın, ama bütünüyle kendinizi asla.Unutmayalım ki, dünyada değersiz hiçbir insan yoktur, sadece değersiz davranışlarvardır. Kendimizi ya da başkalarını davranışlarımızdan dolayı yargılama hakkına da sahip değiliz.
Psikosibemetik adlı kitabıyla bir çığır açan Dr. Maxwell Maltz, plastik cerrahiden geçen hastalarıyla edindiği tecrübesini tanımlıyor. Kimi hastaların yeni fiziksel görüntülerine rağmen, kendilerini eski görüntüleriyle hissetmeye devam ettiklerini fark etmişti. Araştırmasında Dr. Maitz, aşağıdaki sonuçlara varmıştır: İnsanoğlu daima kendisi ve çevresi hakkında hissettikleriyle uyumlu bir tavır ve davranış sergiler ve yaşar.
İnsanlığın tüm yüce liderleri çok iyi bilirler ki, başkalarına nasıl davranılacağını öğrenmek ve öğretmek davranışlarla mümkün otur. Şimdi yaklaşımımızı bireysel düzeyden çok daha geniş ölçekli davranışlara çevirelim.Abraham Lincoln, insanlar sadece konuşmakla yetinseydi köleliğin asla kalkmayacağını biliyordu. Köle sahiplerine ancak davranışla öğretilebileceğini anlamıştı ve Ödün vermez tavrıyla bu düzenin katlanılır cinsten olmadığını gösterdi.
Martin Luther King insanların kendilerini ortaya atmaları, seslerini yükseltmeleri, yürüyüş yapmaları, kuralları uygulatmak için karışıklılık yaratmaları gerektiğini biliyordu. Yoksa hayalleri gerçek olamazdı,Aliya İzzetbegoviç, halkının bağımsızlığı için çırpınıp durdu. Bağımsızlık için halkını organize etti. Haklılıklarınıdünya kamuoyuna duyurmak için kutsal bir mücadele verdi.
Bilge bir kral olduğunu da bu süreçte ispatladı.İnsanlara nasıl davrandığınızın anahtarı, onları nasıl gördüğünüzde saklıdır. Bu bir tutum sorunudur. Hareketleriniz düşüncelerinizi ortaya koyar. Goethe şöyle der: “Bir insana göründüğü gibi davranırsanız, bu onu daha da kötü yapar. Ama bir insana olabileceği potansiyele göre davranırsanız, onu olması gerektiği şekle sokarsınız.”
İnsanların gerçek duygu ve inançlarına ilişkin kanıtları onların sözlerinden çok davranışlarından ya da yaptıklarından alırız. İnsanların nasıl yaratıklar olduklarına daha yakından bakarlar. Çinliler, nasıl varlıklar olduklarına karar vermek için insanların kendilerinin de bu kanıtı, yani kendi davranışlarını kullandıklarını keşfetmişlerdir; davranış, tutum, değer ve inançlara ilişkin temel bilgi kaynağıdır. Bu önemli kedi kendini algılama ilkesini tam olarak anlayan Çinliler esir kamplarında tutsaklarının yaşantılarında, tutarlı olarak istenen biçimlerde davranmalarını sağlayacak düzenlemeler yapmaya başlamışlardır. Çok geçmeden bu davranışların etkilerini göstermeye başlayacaklarını biliyorlardı.
Topluluk içindeki davranış kuralları seneler süren denemelerden sonra geliştirilmiş ve inceltilmiştir. Deneylerimiz, bu kuralların sosyal ilişkileri pekiştiren ince yollar olduğunu göstermiştir. Edmund Burke’nin dediği gibi:“İnsan ilişkilerini tehlikeye sokan ve sıcaklaştıran, bozan veya düzelten, yükselten veya alçaltan olay, davranış biçimleridir.”Davranışlarınız ne yaptığınızdır ve kim olduğunuzun anlatımıdır. Bir davranışı değiştirmek için önce onun farkına varmanız, sonra onu adlandırmanız gerekir.Kısacası davranış kendinizi topluma taşıma şeklinizdir.