Adolf Hitler Kimdir? (1889-1945)
Adolf Hitler Kimdir? (1889-1945)
Adolf Hitler, 20 Nisan 1889 tarihinde Avuâturya, Bra- unauamınn’da doğdu. İlk tahsilini doğduğu kasabada, orta tahsilini Viyana civarındaki Linz şehrinde yaptı. On üç ya-şında, memurluktan emekli olan ve çiftçilik yapan babasını, on altı yaşında her zaman ona destek veren annesini aman¬sız bir hastalık yüzünden kaybetti. Hayatın bu acı darbeleri ve ihtiyacını karşılamayan yetim maaşı ona çabuk karar vermeyi öğretti.
Orta öğrenimini bitirince çok iyi çizim ve resim yaptığı için Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’ne gitmeye karar ver¬di. Kendisine olan güveni ona her şeyi hiç düşünmeden yap-tırıyordu. Akademinin kendisi için verdiği “yeterli değil” ka-rarını öğrenince yıkılmıştı. Yapayalnızdı ve öz güveniyle gel¬diği Viyana’da ne yapacağını bilmiyordu. O yıllarda hem iş¬çi olarak çalışıyor, hem de mimarlık sınavlarına hazırlık ki¬tapları okuyordu. Daha sonra Viyana Sanayi Mektebi’ne ya- zildi ve bir mimarın, sonra da nakkaşın yanında çalıştı.
1912’de Viyana’dan Münih’e geldi. 1914 yılına doğru, Avusturya’nın Almanya ile birleşmesi gerektiğini düşünen otoriteler, böyle bir ittifakın ilerisini düşünemediler ve İtalya ile Rusya’nın ittifak oluşturup Avusturya’yı da Almanya kar¬şıtı görüşlere sürükleyerek yanlarına çekmek istediler.
1914’te 1. Dünya Savaşı çıkınca Hitler, gönüllü olarak Alman Ordıısu’na girdi. Savaş sırasında kafasına takılan Marksizm, artık onun için “son ve kesin hedefi Yahudi olma¬yan bütün devletleri yıkmak”tan ibaret olan düşüncenin dünyaya hâkim olma anlayışıydı. Tüm halkı zehirleyen top¬lantılar için hiç tereddüt etmeden, acımasızca seslerinin ke¬silme zamanının geldiğini düşünüyordu.
Marksizm’e karşı bir mücadele düşünülebilirdi; fakat onun yerini alabilecek bir teorinin olmaması onu endişelen-diriyordu. Buna karşı da hiçbir partinin faaliyetinin olmama¬sı ve millî gururla yaşayan bir vatandaş olması, onun siyasi partilere girmesini engelliyordu. İşte kesin bir karar vererek kendisini, ileride bu faaliyetlere iten neden de bir düşmandan daha etkileyici olan Marksizm’e karşı mücadele etmekti.
Savaş umulmadık bir yola girince her şey tersine döndü ve Sovyet İhtilâlinin olması Münih’te durumu tahammül edi-lemez bir hâle getirdi. Münih’in kurtarılmasından sonra II. Pi-yade Alayı’ndaki ihtilalci ayaklanmalar hakkındaki komis¬yona katılmasıyla ilk siyasi faaliyeti başlamıştı. Alay’da as¬kerlere vatani gurur ve mücadele için verilen kurslarda alı¬nan en önemli karar, yeni bir partinin kurulmasıydı. Partinin fikirleri bu konudaydı ama Hitler “Her fikir, hatta en ideali bi¬le kendini bir amaç hâlinde görürse, o tehlikeli bir hâl de¬mektir. Çünkü gerçekte o fikir amaca ulaşmak için ancak bir araçtır. Fakat ona ve bütün gerçek Masyonal-Sosyalist- lere göre tek bir yol vardır o da, millet ve vatandır.” diyordu. Alay’ın düzenlediği kurslarda verilen derslerin birinde Gott- fried Feder’in sermaye faizinin oluşturduğu esaretin ret ve açıklamasıyla, burada Alman milletinin geleceği için bir ger-çeğin söz konusu olduğunu anladı. Bundan sonra derslerde¬ki başarıları gittikçe arttı.
Komutanlarından aldığı bir emirle Gottfried Feder’in
konuşma yapacağı “Alman İşçi Partisinin” amacının ne oldu-ğunu öğrenmek için görevlendirildi. Hitler partinin görüşlerini ilk başta tasvip etmedi; fakat Alman halkının geleceği ve Al-man milliyetçiliğini göz önünde bulundurunca ve o toplantıda ona verilen partinin broşürünü (Siyasi Uyanışım) okuyunca, partiden gelen davet üzerine başka bir toplantıya katıldı. Da¬ha sonra partinin izlediği politika hoşuna gidince Alman İşçi Partisi’nin üyesi olmaya karar vererek politikaya atıldı ve Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’ne girdi.
“Versay (Versailles) Antlaşmasının imzalanmasından sonra silahsız bırakılan ve hayatını sürdürmek zorunda olan Alman milleti, içerideki düşman sürüleri yok edilmedikçe ve karakteri yaratılışı itibarıyla bozuk olan ve otuz altın karşılığın¬da her şeye ve herkese ihanet edebilen Yahudi toplumu te¬mizlenmedikçe, teknikle hiçbir hazırlanma önlemi alınamaz.”
Yukarıda Hitler’in de belirttiği üzere partinin ilk hedefi bu politika üzerinde olmuş ve amaçlarının ırkçı bir devlet mey-dana getirmek olmadığını belirterek, Yahudi güç ve iradesi¬ni yok etmekten başka bir amaç olmadığını göstermiştir.
Hitler, 1924’te Almanya’da yaşanan kötü gidişata dur demek için hükümeti devirme teşebbüslerinde bulundu, fa¬kat başarılı olamadı ve 10 ay hapse mahkûm edildi ve bu zaman içinde ‘Kavgam’ adlı hatıralanm yazdı. 1925 Şubatında hapisten çıktı ve kısa adı Nazi Partisi olan, Nasyonal Sosya¬list Alman İşçi Partisi’nin yönetimini ele geçirdi. Parlamen- to’ya 1928’de 12, 1930’da 107 milletvekiliyle geldi.
Hitler, 1933’te Devlet Başkanı Hindenburg tarafından başbakanlığa getirildi. Hindenburg’un 1934’te ölümü üzeri¬ne Hitler Devlet Başkanlığı ile Başbakanlığı birleştirmenin Alman halkı ve milliyetçiliği için daha iyi olacağını düşüne¬rek Devlet Başkanlığı ile Başbakanlığını birleştirdi ve Al¬
manya’nın tek lideri oldu. Büyük bir mücadele sonucunda 1938’de Avusturya’yı, 1939’da Çekoslovakya’yı Almanya topraklarına dahil etti. İtalya ile Almanya arasında bir ant-laşma yapılmasını sağlayarak 1939’un sonlarına doğru Po-lonya’ya saldırdı. Dünya devletleri için Hitler’in Polonya’ya saldırması, II. Dünya Savaşı’nın başlangıcı oldu. Hitler ko-mutasındaki Alman birlikleri, çok uzun ve zor şartlar altında bir sene zarfında birçok devleti işgal altına aldı. 1940 yılın¬da işgal edilen bu devletler; Danimarka, Norveç, Hollanda, Belçika ve en son olarak Avrupa’nın büyük güçlerinden olan Fransa oldu. Hitler, SSCB ile uzlaşma yaptı, fakat çok geçmeden Hitler, Alman halkının geleceği ve milliyetçiliği için düşündüğü engelleri ortadan kaldırmak amacıyla, 1*941 ’de yaptığı bu uzlaşma anlaşmasını bozarak; SSCB’ye girmenin kaçınılmaz olduğunu düşündü. Hitler ve birlikleri¬nin SSCB’ye girmesi, I. Dünya Savaşı’nın da etkisini sürdür¬mesiyle yeni bir savaş ortamı oluşturdu.
Aynı yıl ABD, Almanya’nın bu ilerlemesine karşılık Fransa ve İngiltere’nin yanında savaşa girme kararı aldı. 1943’te Hitler ve birlikleri hiç hesap etmedikleri kötü hava şartlan nedeniyle (Napolyon da SSCB’ye yaptığı saldırıda hava şartlarını hesap etmemişti.) SSCB’de ve Kuzey Afri¬ka’da gerilemeye başlayınca; Hitler savunmanın önemini daha iyi kavramış oldu. 1944’te generallerinden bazıları onu öldürmek istediler fakat başarısızlığa uğradılar. 1945 Nisan’ı sonunda, Almanya’nın yenilgisi kesinleşip Ruslar Berlin’de ilerlerken, son zamanda evlendiği Eva Braun ile (bazı yazar¬lar intihar ettiklerini söylüyorlar) beraber ortadan kayboldu.