• Sınıf Seçiniz

  • Branş Seçiniz

  • İçerik Türü

  • Ara

Zor Durumlardan Güçlenerek Çıkmak

1989’da Fortune dergisi General Electric’in Genel Kuru­lu Başkanı Jack Welch’in başarısının altı kuralını içeren bir makale yayımladı. O altı altın madde şunlardı:

    • Kaderinizi kontrol edin, yoksa bunu başkası yapacak­tır.
    • Gerçekleri o an oldukları hâliyle görün.
    • Herkese açık, samimi ve tamamen dürüst davranın.
    • İnsanları yönetmeyin, onlara örnek Olarak yol göste­rin.
    • Bazı dış kaynaklar sizi zorlamadan önce kendiliğiniz­den değişin. Değişikliği ve değişikliğin temposunu siz kontrol edin.
    • Rekabet üstünlüğünüz yoksa rekabet etmeyin ya re­kabet üstünlüğünü kazanın ya da oyundan çıkın.

Bu prensipler zayıflığı yok eder ve sadece iş dünyasın­da değil hayatımızın diğer alanlarında da sizi sert ve daya­nıklı kılar.

Zor durumlardan güçlenerek çıkanlar;

    • Büyük bir kriz ya da mücadelede varlılarını sürdürür­ler.
    • Kişisel çabaları ile krizi aşarlar.
    • Daha önceden bilinmeyen güç ve yetenekleriyle de­neyim elde ederler.
    • Daha sonra bu deneyimdeki değeri, bulurlar.

Eğer siz de muhtemel zor durumlardan güçlenerek çık­mak istiyorsanız, şunları yapmalısınız:

    • Durumları ve yeni gelişmeleri hızlı bir şekilde anlama­ya çalışın.
    • Değişimlerle başa çıkın.
    • Kötü bir tecrübeden ders alın ve bir sonraki olayı olumlu, hatta heyecanlı bir şekilde bekleyin.
    • İşler kötü de gitse, faydalı bir şeyler Öğrenerek kaza­nabilirsiniz.
    • Başkaları tarafından verilen ipuçlarının sizin hayatı­nızda nasıl işe yarayabileceğini görün.
    • Bunları alıp kendinize göre değiştirerek kendi tarzını­za, durumlarınıza, amaçlarınıza uydurun.
    • Bir şeyi ilk yaratan ya da adapte eden siz olun.
    • Sorunları çözmek için başkalarının size yardım etme­sini ya da bir şeyler öğretmesini beklemezsiniz.

Yapılan araştırmalar, zorlu koşullarda toparlanma gücü­nü kanıtlamış kişilerin şu özellikler ortaya koyduğunu orta­ya koymuştur:

    • Özdeğer ve özeleştiri arasında sağlam bir dengeye
    • Özgüven ve özeleştiri harmanına
    • Kusurlar ve zayıflıkların varlığını kabullenmeye açık bir pozitif özkavrama sahip olduklarını
    • Acı ve ıstırapta anlam bulmak.
    • Neyin yolunda gitmeyebileceğin! düşünmek ve sonra da bunu ortadan kaldırmak ya da bununla başa çık­mak için hazırlanmaya çalışmak, hayatta kalma şan­sını yükselten faktörlerdir.

Öyle görülüyor ki, yaygın olan bir inancın tersine, stres başarılı bir İnsanı aceleyle ölüme götürmediği gibi, hayatının da uzamasına yardımcı oluyor. Bu bilhassa birçoğunun çok ileri yaşlara kadar yaşadığı ABD Başkanlan arasında fark ediliyor. Doğal olmayan bir ölümle karşılaşmadıkları sürece

ABD Başkanlarının, Başkan yardımcılarından, hatta baş­kanlık seçiminde başarılı olamamış adaylardan ortalama olarak daha uzun yaşadıkları gösterilmiştir. Zooloji profesö­rü olan Prof. W. S. Bullough tarafından yapılan deneyler, normal hayat süreleri iki sene olan farelerin tekrar tekrar stres altında tutuldukları zaman hayatlarının iki katı kadar yaşadıklarını göstermiştir. Bunun sebebi fasıla olarak stres altında tutulmanın adrenal bezlerini etkilemesi ve vücudun kendini koruma mekanizmasının en iyi şekilde çalışmasını sağlamasıdır.

Bugüne dek yıkıcı etmenlerle insan davranışları arasın­daki olası ilişkileri inceleyen birçok araştırma yapıldı. Bu araştırmalar, gerilim sendromuyla bağlantılı hastalıklar ge­liştirmeye eğilimli olan kişilerin:

    • Rutin faaliyetlerin onlarda stres yarattığını;
    • Kendilerini savunmasız, çaresiz ve seçeneksiz hisset­tiklerini;
    • Yaralanabilecekleri içsel ve dışsal kaynakları sınırla­mış olduklarını;
    • Hoş olmayan duygularından diğerlerini sorumlu tut­tuklarını;
    • Kendilerini sosyal açıdan izole ve dışlamış hissettikle­rini;
    • Kendilerini değiştirme kapasitelerinin sınırlı olduğu­nu;
    • Negatif deneyimleri biriktirdiklerini; ortaya koydu.

Buna karşılık, gerilim sendromuyla bağlantılı hastalıkla­rı geliştirmeye eğilimli olmayan kişilerin de:

    • Rutin faaliyetlerin onlarda nadiren stres yarattığını;
    • Altüst edici olaylara karşı etkili önlemler alma kapa­sitesine sahip olduklarını;
    • deniş bir içse! ve dışsal kaynak yelpazesinden yarar­lanarak tavır aldıklarını;
    • Aileleri ve arkadaşlarıyla destek alış verişi yapabildik­lerini;
    • Ne hissettiklerini net olarak bildiklerini ve duygularını açıkça ortaya koyabildiklerini;
    • Tepkilerini stres kaynaklarından ayırabildiklerini;
    • Geçirdikleri değişimleri yönlendirebildiklerini;
    • Negatif deneyimleri yararlı öğretilere dönüştürebildiklerini;
    • Olabildiğince pozitif ve keyif verici deneyimlerin pe­şinden gittiklerini ortaya koydu.

Bu model aslında tıpkı hücrelerimizin yabancı bir mad­deye karşı verdiği tepkilere benzer. Alerjik tepkiler, hücrele­rimizin bazı besinleri hatalı yorumlayarak, zehirli oldukları
alarmını vermelerinden kaynaklanır. Bir kişinin, örneğin, buğdaya veya süt ürünlerine alerjisi varsa, hücreleri bu maddeler zehirliymiş gibi tepki verecektir. Özellikle, insanlardaki toparlanma becerisinin köklerini inceleme ve anla­mak önemlidir. Kendi yaşama gücünüzü yönetmenizi ve yönlendirmenizi gerektiren krizler, sizi içsel kaynaklarınızı
geliştirmeye zorlar. İş kaybı, iflas, ya da kalıcı izler bırakan kazalar, vb. Yıkıcı değişimler sırasında birçok hizmet ve dış­sal kaynak kullanımınıza sunulduğu hâlde, içsel kaynakları­nızı harekete geçirmediğiniz takdirde, bu kaynaklardan ve­rimli biçimde yararlanabilmeniz olanaksızdır.

Güçlü pozisyonlardaki kişiler kuralları deldiklerinde ya­şam çok adaletsiz görünse de, sizin zorlukları atlatmak, on­larla başa çıkmak ve onlardan güçlenerek çıkmak için yapabileceklerinizi sınırlayan hiçbir kural yoktur.

Yorum Yazarken Türkçe Kurallarına Uyarak Yazınız Lütfen!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Yazının Bağlantısı: Zor Durumlardan Güçlenerek Çıkmak
  • Tarih: 23 Aralık 2013
  • Yazının Kategorisi: Liderlik Sırları
  • Yazar:
  • Bu yazıyı RSS ile Takip Et
  • Diğer kaynaklarda arayın: Zor Durumlardan Güçlenerek Çıkmak
  • Etiketler:,
  • Ana Menü