I. Viyana Kuşatması 27 Eylül-16 Ekim 1529 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman döneminde gerçekleşmiştir. Kanuni Sultan Süleyman Avusturya Arşidüklüğünün başkenti olan Viyana’yı kuşatmış ancak bu kuşatma başarısız olmuş ve kale alınamamıştır.
Mohaç Meydan Muharebesi’nin ardından Budin’in Osmanlı Devleti’nin eline geçmesiyle, bu savaşa katılmamış olan Erdel voyvodası Janos Szapolyai (yanoş zapolya) Macar kralı olarak taç giyince Kanuni Sultan Süleyman Macaristan tacını 16 Ekim 1526’da Macaristan tacını Szapolyai’ye veren târihî fermanını imzaladi. Mohaç Savaşı (1526) öncesinde kral II. Layoş dolayısıyla Macaristan ile bağlantılı olan, ancak savaş sonrasında Osmanlı ordularının girmediği Bohemya, Moravya, Slovakya ve Silezya gibi ülke ve bölgeler ise, II. Lajos’un karısının ve Kutsal Roma-Germen İmparatoru Şarlken’in kardesi olan Avusturya arşidükü Ferdinand’da kaldi. Kanunî Sultan Süleyman İstanbul’a döndükten sonra harekete geçen Ferdinand, Pressburg’da Osmanlılara karşı olan asillerden teşekkül ettirilmiş bir diyet meclisi toplayarak kendini Macaristan ve Bohemya kralı ilan ettirdi. Bu olay, Macaristan’da egemenlik için Osmanlı-Avusturya rekabetini başlattı.
10 Mayıs 1529’da İstanbul’dan yola çıkan Kanuni Sultan Süleyman 20 Haziran’da Sofya’ya ve 18 Agustos’da Mohaç ovasına ulaştı. Szapolyai de 6,000 Macar askeri ile orduya katıldı ve burada padişahın elini öptü. Eylül’de Budin’i kuşatan Kanuni Sultan Süleyman, teslim teklifinin reddedilmesi üzerine şiddetli bir muhasara savaşına başladı. 8 Eylül’de Budin kalesinin kapılarından biri ele geçirilip genel hücum başlatılınca, ümit kalmadığını anlayan müdâfiler, hayatlarına dokunulmamak şartıyla kaleyi teslim ettiler. Kısa zamanda gösterilen bu muvaffakiyet karşısında, Osmanli hâkimiyetine daha fazla karşı duramayacağını anlayan Boğdan voyvodasi IV. Petru Rareş de ordugâha gelerek bir tâbiiyyet antlaşması imzaladı. Elbasan sancakbeyi Hasan Bey’i Budin’de muhafız bırakan Kanunî, 12 Eylül’de Macar taht şehrinden ayrılıp Viyana üzerine yürüdü. Bu arada Ferdinand’in adamları tarafından kaçırılmak üzereyken İzvornik sancakbeyi Sultanzâde Bâli Bey’in ele geçirdigi Macar kraliyet tacı, yeniçeri sekbanbaşısı tarafından Szapolyai’ye giydirildi.
Budin kalesinin fethinden sonra Osmanlı ordusu Avusturya üzerine yürüdü. Kanuni’nin esas amacı şehri fethetmek değil, Avusturya’ya gözdağı vermekti.
Kanunî Sultan Süleyman, 22 Eylül’de Avusturya sınırını geçti. Ertesi gün Bâli Bey’in kardeşi Semendire sancakbeyi Sultanzâde Mehmed Bey, Alman öncü kuvvetlerinin büyük bir kısmını Viyana’nın on beş kilometre güneydoğusundaki Bruck kasabası yakınlarında imha etti. Esir edilen Alman kuvvetleri komutanı Christophe Von Zedlitz ve altı general Sultan’a gönderildi. 27 Eylül’de Viyana önlerine gelen ordu, Viyana’yı kuşatmaya başladı.
Kanunî Sultan Süleyman, 120.000 kişilik bir orduyla Budin’den ayrılıp Viyana üzerine yürüdüğü haberi duyulunca, Viyana’ya yardım seferi başlatılmış ve Avrupa’nın her yerinden muhtelif milletlere mensup yardım kuvveti gelmeye başlamıştı. Kuşatmadan biraz evvel bu kuvvetlerin büyük bir kısmı kaleye yerleşmişti. Ferdinand şehri terk ederek kaçmış, yerine ihtiyar ve tecrübeli bir asker olan Kont Nicolos Von Salm’i kale komutanı olarak bırakmıştı. Savunma hazırlıklarına baslayan Kont Salm de, Türk ordusu gelmeden Viyana yakınlarındaki mahalleleri tamamen yakıp yıkmış, birinci istihkâm hattından yirmi adım içerde ikinci bir istihkâm inşâ etmiş, Tuna sahillerine kazıklar diktirerek müdâfaa için gerekli tedbirleri almıştı. Osmanli humbaracılarının yakıcı tesirlerinden korunmak için evlerin ahsap çatılarını yıktırmış, top güllelerinin tesirini azaltmak için de, sokakların kaldırımlarını söktürmüştü. Ayrıca iki ay yetecek kadar erzak temin edip, şehirdeki sivil halkı dışarı çıkarmıştı.
Kanunî Sultan Süleyman, Viyana’ya gelirken hiç bir zaman kaleyi alma gayesini gütmemiş, istediği zaman bunu gerçekleştirebileceğini göstererek göz dağı vermek istemişti. Üstelik yeni fethedilmiş olan Macaristan’da idare tam olarak yerleşiklik kazanmadan Viyana’nın da alınıp askerin çok geniş bir alana yayılması, stratejik bakımdan hatalı olurdu. Kışın yaklaşmasına ve kale çevresinin yoğun yağmurlar sebebiyle bataklık hâline gelmiş olmasına aldırmadan kaleyi kuşatmıştı.
Kaleyi muhasaraya başlayan Kanunî Sultan Süleyman, on yedi gün boyunca döverek, şehrin surlarını iyice tahrip etmişti. Bu sırada bir Osmanlı güllesinin isâbetiyle kale komutanı Kont Salm de öldürülmüştü. Bununla birlikte kuşatma uzuyor; kış aylarının tahrip edici etkisi ve beklenen top mühimmatının gecikmesi Osmanlı ordusu için kuşatma şartlarını zorlaştırıyordu. Çevreden aldığı istihbaratlar sonunda Viyana’ya yüz elli kilometre uzaktaki Linz’de bir Alman ordusunun toplandığı anlaşılınca, Kanunî, orduya muhasarayı kaldırma emrini verdi. 16 Ekim’de Viyana önlerinden hareket eden ordu-yı hümâyûn, 16 Aralık’ta da İstanbul’a döndü. (vikipedia’dan faydalanılmıştır.)